Kahrolsun Batı...

 

15 Temmuz vahşetinin üzerine, halkta ve iktidarda yeryüzünün Batı'sına yönelik oluşan psikolojik iklimi, irdelemek gerekir. 

 

İslam toplumları içinde, Batıyla yaklaşık beş yüz yılı bulan münasebeti olan  tek milletiz. Bu beş yüz yılın son yüz elli yılı her manada alış verişle geçmiştir. 

 

Ekonomiden kültüre, teknolojiden bilime, hukuktan eğitime, Devlet organizasyonundan Ordu'ya, karşılıklı ciddi bir etkileşimin ve birikimin içerisinde getirdiğimiz bu yolculuk Türkiye'nin en önemli kazancıdır.

 

Doğu Batı çelişkisini, çatışmaya döndürmeyecek tarihi referanslarımız var. Farabinin Erdemli Kent ütopyası, erdemli bir yer küre tasarımıydı, rasyoneldi, erdem vurgusu özneydi.

 

Batı'dan Filozof Bergson; aklın gücünü merkeze koyan yer küre tasarımını ifade ederken, sonuçta bunun yeterli olamayacağını, erdemin muhakkak olması gerektiğinin altını çizmektedir.

 

Doğuda Farabinin, Batı'da Bergsonun dünya tasarımı çelişmeyen bir tasarımdı.

 

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün; tüm dünyayı bir aileye, milletleride bu ailenin fertlerine benzetmesi bizim için en önemli referanstır.

 

Şüphesiz ki, bizim Doğu'ya gözlerimizi kapatmamız mümkün değildir. Soğuk savaş döneminde gözümüzü kapattık ama, yüreğimizi kapatamadık. Asya bizim mazimizdir, ekonomik kültürel sosyal siyasal toplumsal düzlemde, ilişkilerimizi en üst düzeye çıkarma hedefimiz olmalıdır.

 

Batı ise bizim aklımızın aktığı, Beş yüz yıl şu veya bu şekilde, etkilendiğimiz ve etkilediğimiz, hala hazırda ise bir parçası olduğumuz iddiasını koyduğumuz dünyadır. Ekonomiden kültüre, hukuktan eğitime, bilimden teknolojiye, önemli ölçüde entegrasyon sağladığımız bir dünyadır.

 

Kahrolsun Batı diyerek yerküreye eklemlenmeği hedeflemek, cinnet halidir. Yaşasın Türkiye diyerek yerkürenin çatlaklarını tıkamamız  mümkün.

 

Yerkürenin huzura ve refaha kavuşması için, İslam dünyasında önemli bir modele dönüşme avantajı, Türkiyededir.  

 

Batı'ya yolculuğumuzun devamı için, doğuyla ilişkilerimizi geliştirmek için, İslam dünyasının perişanlığını yok etmek için, yerkürenin karar vericilerinin masasına oturmak için;

 

Türkiye evinin içini derleyip toparlamalı, ulus harcını yeniden karacağımız fırsatı iyi değerlendirmeli, saygın bir devlet organizasyonunu liyakat ekseninde şekillendirmeli, demokrasisini gerçek bir demokrasiye dönüştürmeli, TBMM'yi etkin ve belirleyici hale getirmeli, icrayı mutabakat mantıkına taşımalı, Batıyla ilişikleri rasyonel bir zemine taşımalı, eksen değiştirme histerisinin esiri olmamalıdır.