Sn Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2001 yılında AK Parti’yi kurduğunda halktan çok büyük bir ilgi ve alaka gördüğü yadsınamaz bir gerçektir. Partinin kurmaylarına baktığımız zaman birçok tanıdık ismin şuan partide olmadığını göreceksiniz.
Örneğin
Abdullah Gül
Abdullatif Şener
Ahmet Davutoğlu
Ali Babacan
Dengir Mir Mehmet Fırat
Erkan Mumcu
Ertuğrul Günay
İdris Naim Şahin
Yaşar Yakış
gibi birçok parti kurucusunun birçoğunun Muhalefet yaptığını muhalefet yapmayanların da elini ayağını partiden çektiğine şahit olmaktayız.
Birde filmin diğer yüzü var ki o daha evlere şenlik bir durumda
Örneğin
Süleyman Soylu
Numan Kurtulmuş
Tuğrul Türkeş
Yalçın Topçu
Savcı Sayan vb gibi isimlerde daha düne kadar Erdoğan’a karşı ağza alınmayacak sözler sarf ediyorlardı bugün bazıları Ak Parti kurmayları arasında bazıları da parti de farklı görevler çerçevesinde partide bulunduklarını görmekteyiz.
Şimdi gelin hep birlikte yola çıktıkları ve yolda bulduklarını kısaca hep birlikte hatırlayalım kim kime o dönemlerde ne demiş gözümüzün önüne getirelim.
Örneğin Önemli akademisyenlerimizden ve siyaset adamı sn. Abdüllatif Şener:
Akp’nin kurucuları arasında en önemli aktörlerden birisiydi
Peki şimdi?
Şimdi Yolsuzluklara isyan edip partiden ayrıldı ve şuan CHP Konya milletvekili.
AKP’nin kurucularından ve o dönemlerde önemli isimlerinden Erkan Mumcu:
AKP’de MEB bakanlığı, Kültür Bakanlığı yaptı. Genç, dinamik ve vizyonu olan bir isim olan Mumcu, AKP ve Erdoğan ile onunda dokuları uyuşmadı oda gemiyi alelacele terk etti gitti ANAP’ın o dönemler genel başkanı oldu ve her platformda Erdoğan’a eleştiriler yöneltmekten çekinmedi
Yine AKP’nin önemli aktörlerinden biri olan merhum Dengir Mir Mehmet Fırat:
O da AKP kurucuları arasında en önemli aktörler birisiydi oda Ak Parti’den ayrıldı giderayak
“Ak Parti cici partidir” dedi HDP'ye geçti HDP’den Şanlıurfa Milletvekili seçildi.
Yaşar Yakış:
Bir başka isim Yaşar Yakış o da parti de bakanlık yaptı, Partinin en önemli kurmaylarından ve
Akp kurucuları arasındaydı, Akp hükümetinin ilk dışişleri bakanlığı görevini yürüttü.
Şimdi “iktidar hırsı Ak Parti'yi bozdu, Erdoğan etrafına ‘evet efendim'cileri topladı, herkes biliyor ki, gemi su almaya başladığında gemiyi ilk terkedecek olanlar ‘evet efendim'ciler olacak” dedi ve gemiyi terk etti.
Ertuğrul Günay:
Türk siyasetinin bir başka ismi Ertuğrul Günay, o da her ne kadar partinin kurucusu olmasa da partinin önemli simalarındandı. AKP’nin Kültür Bakanlığını uzun süre yaptı. Yaptı yapmasına da o da dayanamadı pes etti ve gemiyi terk edenler arasına katıldı.
Daha önce “Ak Parti demokrasinin güvencesidir, demokrasinin garantisidir” diyordu, “sayın liderimiz Tayyip Erdoğan ekonomik ve demokratik uygulamalarıyla Nobel alabilir” diyordu.
Şimdiyse “Akp'de bir otokrat var, ona teslim olmuş itaatkar kapıkulu tayfası var, Akp'de sadece Tayyip Erdoğan'ın ayak hizmetlerini gören bir grup var” diyor, “Tayyip Erdoğan hayatının en güçsüz, en çaresiz dönemini yaşıyor” diyor.
Bir başka isim “Taklacı” lakabıyla ün salmış olan ve AKP’nin önemli kurmaylarından ve kurucularından birisi İdris Naim Şahin:
Bir zamanlar, “Ak Parti'nin çok iyi korunması lazım, hep sahiplenilmesi, sevilmesi, sayılması, önemsenmesi lazım, Ak Parti nezle bile olmasın, Ak Parti öksürürse Türkiye zatürree olur” diyordu, “demokrasinin adresi Ak Parti'dir” diyordu.
Gemiyi terk edip yol ayrımına gidince, adres değiştirdi, gitti Akp'ye rakip oldu. Ordu’dan Saadet Partisinden Belediye Başkanı Adayı oldu.
Gelelim Erdoğan’dan sonra AKP’nin 2 numaralı adamı Abdullah Gül’e:
AKP'nin hükümetinin ilk başbakanı, AKP hükümetinin ilk Cumhurbaşkanıydı.
AKP’liler öylesine işi abartmışlardı ki Gül ile ilgili olarak Sanki kendisinden önceki cumhurbaşlarımız patates dinindenmiş gibi “ilk dindar cumhurbaşkanımız” diyerek naralar düzüyorlardı.
“Gül döktüm yollarına” diye manşetler atıyorlardı, “göbek adı Cumhur” diye makaleler döşeniyorlardı.
George Clooney'e benzetenleri mi dersiniz,
Alain Delon'la Alfred Nobel'le Maradona'yla aynı burçtan olduğunu anlatanları mı dersiniz,
En sevdiği yemeklerin listesini yazanları mı dersiniz
Şimdilerde kendileri, yol arkadaşı olan Erdoğan'ı indirmek için harıl harıl çalışıyorlar.
Gemiyi terk eden bir başka isim namı diyar Ahmet Hoca, Ahmet Davutoğlu:
Öyle ki Ahmet hocayı Milletvekili bile değilken Erdoğan, partisi Akp'nin dışişleri bakanı yaptı. Yetmedi, Akp'nin genel başbakanı yaptı, vites yükseltmişken olmaya oldu birde Akp'nin başbakanı yapayım tam olsun dedi Ahmet hoca oldu mu AKP’nin başbakanı.
Akp’nin genel başkanı olduğunda, kendisini o koltuğa oturtan Erdoğan'a Necip Fazıl Kısakürek'in “Utansın” şiirini hediye etmişti.
“Tohum saç, bitmezse toprak utansın
hedefe varmayan mızrak utansın
Hey gibi küheylan, koşmana bak sen
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın
Eski çınar, şimdi noel ağacı
Dağlarda iğreti yaprak utansın
Ustada kalırsa bu öksüz yapı
Onu sürdürmeyen çırak utansın” diyerek yıkama ve yağlamalar havalarda uçuşuyordu.
Sayın Hocamız hızını alamayıp Tayyip Erdoğan'ı usta, kendisini çırak olarak nitelendiriyordu.
Şimdi, Tayyip Erdoğan'ı ayıklamak için parti kuruyor. Ve çıktığı her platformda Erdoğan’ı eleştiriyor.
Ve Ali Babacan:
Akp en önemli kurucuları arasında yer alan ODTÜ kökenli bir kişi. Oda gemiyi terk edenler arasında ve iddaalı bir şekilde parti kurma çalışmalarını gizliden gizliye devam ettiriyor.
Erdoğan bu arkadaşlar hakkında bizi sırtımızdan hançerlemeye çalışanlar var, Partisinin dağılmasını engellemek için bu ümmeti bölmeyin diye gemiyi terk edenlere çağrı yapıyor.
Birde aynanın öbür tarafına bakalım dün Erdoğan’a karşı sert muhalefet yapıp bugün Erdoğan ile aynı yolda yürüyenler kimler kısaca onlara da bir göz atalım.
Süleyman Soylu
Demokrat Parti’nin Genel başındayken meydan meydan gezip, “Tayyip Erdoğan padişah olmak istiyor, Akp hükümetine zıkkımın kökünü göstereceğiz, paçalarından yolsuzluk akıyor” diye naralar atıyordu. Peki şimdi “Tayyip Erdoğan ebedi ve ilelebet başkanımdır” diyecek kadar “U” dönüşü yapmış durumda.
Numan Kurtulmuş:
Numan Hoca’da gerek saadet partisinde iken gerekse HAS Partinin Genel başkanıyken “Akp'liler Harun olmaya geldiler, yoldan çıkıp Karun oldular, biz Akp gibi firavunlaşmayacağız, Tayyip Erdoğan gibi İsrail'in vagonu olmayacağız, Akp Amerikan mandasıdır” diyordu.
Hoca da çark etti “Akp olmasaydı Türkiye mahvolurdu” diyecek kadar evrildi.
Yalçın Topçu:
Rahmetli Muhsin Yazıoğlu’nun partisinde genel başkanlığa kadar gelmiştir kendisi.
O dönemler AKP’ye o da salvolar sallıyordu
Erdoğan ona da bir koltuk verince sarayından, o da sustu
“U” Dönüşü yapanlar kervanına girdi.
Bir başka isim MHP’den ilhak eden Tuğrul Türkeş:
Ne diyordu Merhum Başbuğ Alparslan Türkeş’in en büyük oğlu “Bizans bile pek çok Akp'liden daha millidir, daha Türk'tür” diyordu, “tek talebim Tayyip Erdoğan'ın yargılanmasıdır” diyordu.
Sn. Tuğrul Türkeş’te babasının partisine ihanet ederek AKP’ye ilhak edenler arasına girdi. “Ak Parti'den milletvekili seçildim, memnunum, nedir bu Tayyip Erdoğan düşmanlığı hakikaten anlamıyorum” diyecek kadar o da “U” dönüşü yaptı.
Bülent Arınç:
Tayyip Erdoğan'a “civanım delikanlı” filan diye övgüler düzüyordu, boş süt şişesi gibi kapının önüne konulunca aniden Tayyip Erdoğan aleyhinde konuşmaya başladı, alenen tehdit etti, “yıkmaya çalıştığınız çınarın gölgesinde güneş görmemiş hakikatler gölgeleniyor” falan dedi, “bildiklerimi açıklarım” demeye getirdi, bu yüzden yandaş medya tarafından aniden “Manisalı Lawrence, cübbeli Bülo, siyasi cenaze, paralel hain” ilan edildi, Tayyip Erdoğan tarafından artık ismi bile kullanılmıyordu, “o zat” deniliyordu.
Şimdi yeniden Erdoğan saraya alınca, yine Erdoğan'a karşı yağlamalar yıkamalar ve pohpohlamalar havalarda uçuşuyor. sn. Arınç Erdoğan’a karşı bağlılık gösterdiğini “sadakatimin karşılığını aldım” diyerek deklare ediyor , “Bu bir İslami görevdir” falan filan diyor.
Savcı Sayan
Bir zamanlar CHP’deyken Deniz Baykal’a en yakın isimlerden birsidir zatı muhteremler. O dönemler ne diyordu Erdoğan hakkında:
“Tayyip Erdoğan'ın gömlek değiştirdik demesine aldanmayın, yılanlar da gömlek değiştirir ama zehiri bitmez” diyordu, “biz iyiyi de biliriz, kötüyü de biliriz, kötüyü bilmeseydik Akp'de milletvekili olurduk” diyordu.
Şimdi ise, “sen canını sıkma Reis, ölümüne seninleyiz, Reis'e sahip çıkmak namus borcudur” diyerek “U” Dönüşü gerçekleştirenler sınıfına oda dahil olanlardan.
Siyaset böyle garip ve ilginç birşey.
Bakıyorsunuz etrafından ayrılanlar, kendisinden nefret ediyor.
Kendisinden nefret edenler ise etrafını sarıyor.
Hani bir söz vardır bilir misiniz?
“Zirveye tırmanırken yanından geçtiğin insanlara iyi davran derler.”
Çünkü dönüşte yine onlarla karşılaşacaksın.
Hep zirvede kalacağını zanneden sn Erdoğan,bugün zirveden dönüş yolculuğu başlamış bulunmakta ve yokuş aşağı gidiyor.
Ve başını hangi yana çevirse, dişlerini gıcırdatan tanıdık yüzler görüyor!
Sn. Reisi Cumhurumuzun da işi kolay değil hani Vessalam.