Rivayet odur ki, F. Sultan Mehmet, yaptırdığı ve yaklaşık 300 öğrencinin eğitim gördüğü medreseyi ziyaret eder.

Gerekli bilgileri alır. Fatihin “hoca efendi, kaç dişe dokunur, kalbur üstü talebe var” sorusuna, müderrisin “Altı tane hünkarım” cevabı karşısında hiddetlenir. Ama hocaya saygısından hiddetine gem vurarak “az değil mi” diye endişesini bildirince, müderrisin, “Hünkarım biz domates yetiştirmiyoruz, ülkenin geleceği için adam yetiştiriyoruz. Bu sayıyı az bulana kadar, bir medrese daha yaptırın oradan da bir altı öğrenci daha yetişsin” kıssası ta lise yıllarımdan kulaklarımda çınlamakta.

Ülkelerin geleceği eğitimin kalitesi, çağdaşlığı ile doğru orantılıdır.

Son 23 yılda dokuz Milli Eğitim Bakanı görev yaptı. 18 kez eğitim sistemi değişti. Her gelen bakan, sanki hükümet AKP değilmiş gibi, “Sistem kötüydü, sil baştan değiştiriyoruz” diye göreve başladı.

Buna eğitimde istikrar diyebilir miyiz, böylesi bir sisteme eğitimde süreklilik denilebilir mi?

Eğitimin kalitesi ise öğretmenlerin kalitesi, donanımı ve sosyal statüsü ile doğru orantılıdır.

Hiçbir öğretmen işe gidiyorum demez Okula gidiyorum der. Öğretmenler görevlerini iş olarak bilmezler.

Eğitimde kalite, öğretmenlerin yetiştirilmesi ile doğrudan ilintilidir. Siz, öğretmeni ne kadar kültürlü, donanımlı ve çağdaş bilgilerle yetiştirirseniz eğitimin kalitesi de o kadar yüksek olur.

İkinci Dünya Savaşı sonrası yetkili bir almana, “her şeyiniz yıkıldı, bitti, harabeye döndünüz” sözü üzerine, “Evet haklısınız. Unutmayın ki, üniversitelerimiz var” sözü meşhurdur ve bugün Almanya’nın geldiği konum kıskanılacak vaziyettedir.

Neyin sayesinde; eğitimin!

Öğretmen yetiştiren Öğretmen Okulları kapatıldı. Neden?

On sekiz kez sistem değiştirildi. Niçin?

Eğitimcilerin ve muhalefetin iddialarına göre eğitim tarikat ve cemaatlerin güdümüne verildi deniliyor. Bu doğru ise eden?

Eğitimin olmaz ise olmazı öğretmenleri:

1-Kadrolu,

2-Sözleşmeli,

3-Üçretli                                                                                                                                                    Bunlar aynı okulda, aynı sınıfta, aynı programı, aynı eğitim sistemini uygulamıyorlar mı?

Bir de ATANMAYAN öğretmen icat ettiniz. KPSS’de yüksek puan alıp, mülakatta eleyerek göz yaşı döktürdüğünüz, hayallerini yıktığınız öğretmenler var. Bunlar ne olacak? Üç harfli mağazalarda kasiyer mi?

Türkiye’nin başkentini, liseyi bitirdiği halde 8x8’i bilmeyen bir kitle yetişmekte.

Bundan memnun musunuz? İstenen bu mudur? Ekonomide dünyada ilk 10’a bu sayede mi gireceğiz?

Yarınını düşünen, çocuğuna yeterli harçlığı veremeyen, gıdayı alamayan, ev kirasını ödemekte zorlanan bir öğretmenden, 18 kez de değiştirilen bir eğitim sisteminden nasıl bir modern, çağdaş, kalkınmış, rekabetçi bir nesil bekleniyor.

Önce öğretmene kaybettirilen İTİBAR verilmeli, ekonomik zorluktan kurtarılmalı, istisnasız hepsi de KADROLU olmalı.

Sınıflar öğretmensiz, okullar temizlikçisiz kalmamalı.

Öğretmenler Gününde cafcaflı laflar yerine, bilimle donatılmış, dünya listelerinde ilk 10’lara girmiş eğitim kurumlarımızdan bahsediniz.

Şu kadar derslik yaptık, bedava kitap dağıttık edebiyatını geçiniz. Bedava verdiğiniz kitapların parası bizim vergilerimizle alınıp dağıtılmıyor mu?

Sevgili meslektaşlarım. Eli öpülesi saygıdeğer öğretmenlerim. Sizler öğretmen gibi olun, traşlı, takım elbiseli, döpiyezli, önlüklü öğretmenler olarak sınıflara giriniz. Çünkü sizler, bu ülkenin geleceği yavrularımızın rol modellerisiniz.

Öğretmenler Gününüz kutlu olsun.

Eğitimci-Yazar