Savaş yapmayı bilip sorunları ortadan kaldırmayı başaramayan bir millet olarak yine tarih içinde birçok kez olduğu gibi yine savaşın eşiğindeyiz... Dün Kilis'e atılan füze, iktidarın banka kart limitlerinden savunma sanayi fonuna 750 TL vergi talep etmesi ve Dem/ PKK ile anlaşılmaya çalışılması bunun işaretleri olarak yorumlanabilir.
Türk Milleti, bir kez daha emperyalistlerin saldırısına uğrayacak gibi duruyor. Yani uzun yıllardır aba altından sopa göstermek marifeti ile yürütülen savaş bugünlerde, gün yüzüne çıkmaya başladı .Her halde bugüne kadar Türkiye ile uğraşmaları yetmedi şimdi bunu bir de savaş sahasına taşımaya çalışacaklar.
Türkiye'ye PKK üzerinden yürüttükleri vekalet savaşından bugüne kadar netice alamadılar şimdi yanlarına PYD, YPG, PKK gibi tüm yetiştirmelerini de alarak bir kez daha savaş yöntemini deneyecekler!
Her ne kadar günümüzde savaş yöntemleri değişse de savaş özünde bildiğimiz savaştır. Yani öleceksiniz, öldüreceksiniz ve bununla birlikte kan ve göz yaşı döküp tecavüz başta olmak üzere birçok insanlık dışı muamele ile karşı karşıya kalacaksınız... İşte örneği son bir yıldır Gazze'de yaşananlar! Ama bunları bilseniz bile bazen savaşmaktan başka çareniz de kalmayabilir...
Bunları bildiğim için düşmanı savaşmaktan caydıracak veya planlarını revize etmesine sebep olacak en önemli şey ona karşı göstereceğiniz birlik ve beraberliktir. Bu sebeple Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir konuşmasından sonra "Artık Seferberlik Zamanı" diye bir yazı yazmıştım ne kadar çok tepki gelmişti! Ancak bizim yapmamız gereken "iç cephe"de birliği sağlamak ve bize saldırmayı düşünen düşmana bunu göstermektir. İktidara kızmak ona muhalif olmak bizim vatan savunmasını tehlikeye atacak davranışlarda bulunmamızı gerektirmez.
Türk Milleti banka kart limitlerinden 750 TL'lik kesinti yapılarak bu paranın savunma sanayi fonuna aktarılacak olmasına büyük tepki gösterdi. Halbuki Türk Milleti vatan savunması için varını yoğunu verir yetmezse canını da feda eder. Demek ki, iktidara güvenmiyor! Bir savaş arifesinde iktidarın bu hususu dikkatle düşünmesi gerekir.
Madem savaşa girmeye ramak kaldı ki bende öyle düşünüyorum öyle ise bu savaşı nasıl yürüteceğiz? Bunu bilmemiz lazım! Bizi yönetenlerin bunu bildiğini izledikleri iç ve dış politikalar nedeniyle zannetmiyorum.
Ülkeyi yöneten siyasiler, bürokratlar ve askerler mutlaka böyle bir savaş için yıllardır hazırlanıyordur diye düşünmek istiyorum. Bir değil bir çok planlarının olması gerekir ama ben böyle emareler göremiyorum. Öcalan ile kucaklaşmak veya dayatma anayasaya "evet" demek iç cepheyi kuvvetlendirmek anlamına hiçbir zaman gelmez!
Benim bildiğim askerlik mesleğinde askerler; devamlı olarak olması muhtemel şeylere karşı planlar yapar, yapılmış planları revize eder veya planları değiştirir. Yani askerlik sanatı savaşmak için tedbir almak ve savaşmak zorunda kalınınca da bunu hakkıyla yerine getirmek olarak tarif edilebilir.
Kimse bu olup bitenlere “yahu bu öngörülemez" bir şeydi demesin. Bunu belki benim deme hakkım vardır ama ülkeyi birinci düzeyde yönetenlerin böyle söyleme hakları yoktur.
Ancak öyle veya böyle yani öngörüldü veya yönetenlerin çapsızlığı ve basiretsizliği sayesinde öngörülemedi diyelim savaşmayacak mıyız?
Elbette savaşacağız! Çünkü biz Türk'üz... Türk tarih boyunca savaş meydanlarından kaçmamış ve esareti kabullenmemiştir. Bu kez de öyle olacak ve düşmanın gücüne, boyuna, kilosuna bakmadan savaşacağız! Tıpkı gerekirse Çanakkale'de, Yemen'de, Sakarya'da olduğu gibi ölüme savaşarak koşacağız!
Vatan, din, iman, bayrak, namus yolunda ölmenin ve çocuklarımıza yaşanabilir bir dünyayı yeniden bırakmanın ülküsü ile belki öleceğiz ama düşmanı da dünyaya geldiğine pişman edeceğiz.
Türk Milletinin hesabı dolarla değildir. Üç kuruş para ve dünya zevki onurumuzun, gururumuzun ve vatanımızın yanında nedir ki?
Esas önemli konumuz, bu savaşı hangi usul ve yöntemlerle yapacağımızdır. Malum biz Türklerin de "Savaş Sanatı" vardır.
Savaş "post modern"de olsa nihayetinde savaştır. Unutulmamalıdır ki; dünya tarihinde askeri kültür ve harp sanatı açısından dikkat çeken milletlerin başında biz Türkler geliriz. Türk Milletinin tarih boyunca elde etmiş olduğu siyasi ve askeri başarılar bunun en belirgin göstergesidir. Türk tarihinin ilk dönemlerinden beri her bir Türk savaşa hazır olmuştur. Bu sebeple askerlik özel bir meslek değildir ve Türk Milleti her türlü savaşı yapacak bir halde yaşamını sürdürmüştür. Diğer bir tarif ile bize karşı yapılacak(!) her türlü savaşla mücadele etmeye hazır 85 milyonluk bir Türk Ordusu vardır. Türk Dünyasını da bunun içine katarsak yüz milyonlarca insan bu savaşta kendi ordusu için yapılacak seferberliğe katılmak için hazırdır.
Tabii bunları bilmeyenler için söylüyorum! Denemesi bedava değil elbette çok pahalıya mal olur. Ancak Türkler tarih boyunca bu savaşları vere vere yürümektedir. Korkusu da, endişesi de yoktur. "Sefer bizden, takdir Allah'tandır" der yürüyüşe geçeriz... Gerisini ABD mi, İngiltere mi, İsrail mi, Evangelistler mi, Siyonistler mi vs. kim düşünürse düşünsün!
Yusuf Has Hacip Kutadgu Bilig'te "Kötüler kötülüklerini bırakmadıkları nispette sen de eksik etme, elinde sopan hazır bulunsun... Kılıç ve sopa sendedir; bu kamçılar kötü içindir" denmektedir. Ey Türk düşmanları; yüzyıllar önce bu söylenenleri biz unuttuk mu, sanırsınız?
Yine Kutadgu Bilig'te Yusuf Has Hacib bize diyor ki; "Düşmanı deneme, sen onu büyük ve kuvvetli bil; elinde sopa olan düşmana karşı sen demir kalkan hazırla..."
Ey ABD; Türk Milleti savaşta hileyi, oyunları çok iyi bilir. İhtiyatlıdır ve uyanıktır. Sen bizimle Kore'de savaştın... Pkk diye beslediklerine neler yaptığımızı gördün, ekonomik tuzaklarını nasıl boşa çıkardığımızı biliyorsun, sosyo-kültürel saldırılarını nasıl def ettik anlatmamıza gerek yok. Dini kullanarak saldırdın onu da hallettik. Bunlardan kendine hiç ders çıkartmadın mı?
Biz, bize "Ya istiklal ya ölüm" emrini veren ölümsüz lider Atatürk'ün mirasçılarıyız! Sana kim akıl veriyor da, Türklerle bu dansı yapmaya kalkıyorsun?
Türk Savaş Sanatı'nın anlatan eserlerden biri olan Kutadgu Bilig'te yer alan şu sözler ile Türk'le savaş etmeyi akıllarından geçirenlere uyarılarımla bitireyim "Ölüm için hiç şüphesiz ecelin gelmesi lazımdır; eceli gelmeden hiç bir yiğit ölmez... Düşmana yalın hücum et, erkekler gibi vuruş; eceli gelmeyince, insan katiyen ölmez... Ölümü hatırına getirmeyerek düşmanını vuran yaman ve pek yürekli adam ne der, dinle."