Dün, yani 15 Haziran 2021 günü sadece Azerbaycan ve Türkiye için değil hem de Türk ve İslam dünyası için önemli bir gün idi. Çünkü, baş devletimiz olan Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan Azerbaycan’a geldi. Hem de kalabalık bir heyetle. Bu olay birkaç yönü ile tarihi öneme haizdir. Özellikle bu ziyaret, Sn. Erdoğan’ın Azerbaycan’ın kalbi sayılan Karabağ ve onun başkenti Şuşa şehrini ziyaret eden ilk devlet başkanı olması yönü ile de hususi bir anlam ifade etmektedir. 28 yıl ermeni faşistlerinin işgali altında kalmış olan Şuşa şehrinde onun Azerbaycan askerine “Selam asker. Nasılsınız?” hitabı ise aslında tarihin idrakine yapılan bir seslenişti. Zira, Şuşa şehrinde seslendirilen bu selam, iki kardeş ülke arasındaki birliğinin en önemli simgelerinden biri olarak geçti tarihin sayfalarına. Bu selam bir müjde oldu bölgenin güvenliği için. Bu selam aynı zamanda bölgede barışın tesisi için -olmazsa olmaz hükmündeki- Turan birliğinin habercisi niteliğindedir. Çünkü dün olduğu gibi bugün de tasması ağababalarının elinde olan ermeni faşizmi her an her türlü ihaneti gerçekleştirmeye yeltenebilir. Her türlü cinayeti yapmağa kalkışa bilir.
Aslında ise tüm dünya bu aşağılık zihniyetin sınır tanımayan barbarlıklarına, Azerbaycan’ın işgal altındaki bölgelerinin azat adilliği günlerde, bir daha şahit oldu. Hem de çok yakın günlerde. İşgal ettikleri toprakları bırakmak zorunda kalan Ermeniler, şehir ve köyleri, bina ve evleri harabeye çevirmekle kalmadılar o bölgelerdeki ağaçları, yeşillik ve orman alanlarını yakıp yıkmalarının yani sıra evcil hayvanları bile kurşuna dizdiler. Hem de tüm dünyanın gözleri önünde. Lakin ne acı ki, insanlığın yüz karası olacak kadar vahim olan bu olaylar karşısında dünya kamuoyu yeterli tepki vermedi. Bilakis, sanki bu cinayetleri onaylarcasına, küstahça tavırlar içine giren bazı süper güç devletlerin başkanları ve üst düzey yetkilileri hatta ermenilerden taraf tutum sergiledi. Hem de Ermenilerin işgal ettikleri Azerbaycan topraklarını koşulsuz olarak bırakması gerektiğini açıkça beyan eden Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 4 kararnamesini görmezden gelerek ve uluslararası kanun ve kuralları hiçe sayarak.
İşte bu yüzden Şuşa zirvesi bölge ve dünya barışı için önemli bir fırsat olarak görülmelidir.
Şuşa şehrine, baş devletimiz olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti Konsolosluğunun açılacağı haberi ise bu yönde atılacak diğer bir tarihi adım olacaktır. Ayrıca, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in “Şuşa bildirisinin tarihi Kars anlaşmasına istinat ettiğini” söylemesi de bu olayın çok daha kapsamlı boyutlarını ifade etmektedir.
Evet, baş devletimizin Cumhurbaşkanı tarafından bütün Kafkas’ın kültür merkezi olan Şuşa şehrinde, Azerbaycan askerine verilen selam hem de Azerbaycan askerinin önünde duran ve gerçekleştirilmesi gereken kutsal görevlere duyulan saygının ifadesidir. Öyle bir kutsal görev ki, bölgede barışı tesis edecek ve oraya huzur getirecektir. Öyle bir görev ki, adaleti ayakta tutacak ülkeleri kalkındıracaktır. Öyle bir görev ki, tarihin utanç verici hatalarını önemli ölçüde tashih edecek ve her kese kendi hak ettiğini verecektir.
Kısacası, şimdi sıra Azerbaycan işgal altındaki bütün topraklarının kurtarılmasında ve tarihi Türk toprakları olan Zengezur sorununun çözülmesi ve koridorunun açılmasında. Bileceğimiz yapılacak çok işler var önümüzde. Hem de zaman kaybetmeden…
NOT 1: Bazı global çete medyası NATO toplantısı sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD devlet başkanı Biden arasında gerçeklesen hasbihal anının karelerini tahrif ederek onu Türkiye’nin aleyhine kullanmaktadır. Bu sinsi olayin Türkiye’nin bazı siyasileri tarafından da gündem yapılmasının doğru olmadığını düşünüyor ve bu konuda daha hassas davranılacağını temenni ediyorum.
NOT 2: Şuşa zirvesinin Azerbaycan’ın ve Türk dünyasının en önemli sorunlarından biri olan demokratikleşme surecine de önemli katkılarının olmasını umuyorum.
NOT 3: Bugün, Azerbaycan siyasetinin önemli isimlerinden biri, Azerbaycan’ın bağımsızlığı ve demokratikleşmesi için önemli çalışmalar gerçekleştirmiş İbrahim bey İbrahimli vefat etmiştir. Dürüst tavırları, cesur çıkışları ve hakperest davranışları ile Azerbaycan siyasetinin güzide isimlerinden olan İbrahim beyi dualarımla anıyor, makamının cennet olmasını diliyorum.