1940 yılında Üsküp'ün bir dağ köyünde doğup, 2 yaşında annesini kaybetmiş, 1948 yılında Türkiye'ye gelip, 9 yaşında ilkokula başlayıp, ortaokulu Balıkesir'e, liseyi Haydarpaşa Lisesi'nde, üniversiteyi ise İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde bitiren adamın ismidir "BABA" benim için.
Aslında zor olmalı gerçek anlamıyla baba olmak ama nedense bu mukaddes ifadeyi sokakta çok kolay duyarız. Şan Babası, Mafya Babası, Siyasetin Babası, vb... olabilirsiniz insanlara hoş gelen iki kelime sarfederek. İki iyi şey yapın; "çok baba adam" denilir hakkınızda. Sokak ağzında hızlı ol demek için bile "Hadi baba hadi" denir. Diğer taraftan da, devletin yüceliği "Devlet Baba" olarak adlandırılır ülkemizde.
Baba kutsaldır. Evladın kanıdır, canıdır ve varoluş nedenidir. Cahil halkın bildiğinin tam aksine, çocuğun cinsiyetini bile belirleyendir. Evin direği, varlığının bile yeterli olduğu çınarıdır. Babanız varken, hiç bir sorumluluğunuz yoktur aslında. Bir yazar; "çocuğu olan bir erkek, babasını kaybettiğinde baba olur" demiştir. Düşünüyorum da; evet, babamı kaybettiğimde baba olduğumu hissetmiştim.
Babam sosyal demokrattı ama beni kırmayıp 90 sonrası bir çok kez MHP'nde oy vermişti. Yaşamının son yıllarında; "senin yüzünden bu adama oy verdim, yaptığına bak" derdi. Ben o gün toz konduramazdım Devlet Bey'e. Meğer o konuda da haklıymış rahmetli. 90'lı yılların başında; "oğlum bu HEP on kere kapatılsa, 11 kez açılır. Ülkeyi bölmek için oyun oynanıyor ve ülke içinde paralel bir güç var o ülkeyi kurmak isteyen" derdi. Onda da haklıymış meğerse babam. Kürt Sait'in peşinden giden kişiler, devlet içinde paralel bir güç olmuşlar ve ülkeyi bölüp bir Kürt Devleti kurma hesapları yapıyorlarmış. Selahattin Demirtaş için; "bu çocuğa dikkat edin. Bu çok iyi yetiştirilmiş. Buna çok farklı bir rol verecekler" derdi. Ertuğrul Kürkçü ve Doğu Perinçek için; "korkaklar, ruhsuzlar, hep birilerinin sırtından geçindiler" derdi.
O kadar çok okurdu ki; en az 2 gazete, her gece uyumadan kitap, bulduğu her dergi ve gelişigüzel de olsa yazıları okurdu gün içinde. Çözülmedik bulmaca kalmazdı evde. Örneklemeleri, hep klasiklerden olurdu. Gereksiz konuşmaları sevmez, tartışmalarda seviye isterdi. İyi derecede Arnavutça, Fransızca ve İngilizce konuşurdu. Kızım, yani torunu, onunla beraber üniversite yıllarını yaşasın isterdim ama Allah O'nu benden çok seviyormuş.
Sonuç olarak, insanları yaşarken anın, sayın, sevin. Büyüklerin uyarılarını dikkate alın ve o minvalde yol alın. Tecrübe ederek kaybedeceğiniz vakti, tecrübeyi dinleyerek kazanabileceğinizi unutmayın. Babalar kahramandır, candır, siperdir, kaledir. Yaşarken doyasıya sarılamadığımız kıymetlimizdir.
Cennetteki tüm babalara selam olsun!..