Her gün yeni bir bomba haber patlıyor güzel ülkemde. Son 19 yıl içerisinde, akıl almayacak şekilde, şaibeli insanlara üst düzey görevler veren Sayın Cumhurbaşkanı'nın, son kabine değişiminde görevden aldığı eski Ticaret Bakanı'nın şaibeli kimliği kulislerin yeni konusu oldu.
"Bakara Makara" deyip yüce kitap ile dalga geçen bir adamı Büyükelçi yapan Sayın Cumhurbaşkanımız, geçmiş senelerde First Lady Emine Hanım'ın adını kullanıp, gümrükte yolsuzluk yapan bir hanımefendiyi Ticaret Bakanı yaptı. O hanımefendinin ismini tüm gümrük idarelerine veren eski Bakan, bu söylentiyi doğruladı ve araştırma olmuyor mu sorusuna; "Oluyor da nasıl oluyor? Kim atadıysa O'na sorun" diyerek, ibreyi Sayın Cumhurbaşkanı'na çevirdi. İlginç bir başka konu ise, görevden alınan Bakan Ruhsar Hanım'ın, kendi şirketinden Bakanlığa dezenfektan sattığı öğrenildi. Durun daha bitmedi! Hanımefendiye verilen lojmanda, Bakanlık bütçesinden 380 bin TL harcadığı öğrenildi.
En son alınan kapama kararına gelelim. 17 gün eve kapatıldık. Karar doğru ama hem geç, hem bir ayağı eksik oldu. Eğer böyle bir karar alacaksanız bayram öncesi, kararı açıklamadan önce şehirlerarası yolculuk kısıtlaması yapmalıydılar. Bir diğer konu ise; çalışmak zorunda olan kesim 2 Mayıs tarihinden sonra ne yapacak? Firmalarından aldıkları görevlendirme yazıları geçersiz olacakmış. E-Devlet'ten verilecek izin kâğıtlarına ulaşmak mümkün değil. Lojistik firma sahibiyim ama dışarı çıkmaya korkuyorum. Çünkü bu zihniyet, sırf devletin kasası dolsun diye keyfi ceza kesme emri de verir polise. Savurganlıklarıyla yarattıkları cari açığı, yıllardır milletin üstüne yükledikleri saçma sapan vergilerle kapatmaya çalışmadılar mı?
Deveye sormuşlar "boynun neden eğri" diye. "Nerenm doğru ki" demiş. Biz de o misal, "Neremiz Doğru". Neresinden tutarsanız tutun elinizde kalan bir düzenin içinde kavruluyoruz. Aslında hem millet, hem de devlet olarak yok oluyoruz. Artık bir tek yolları var; o da istifa etmeleri gerekir. Kokuşmuş bir yapı oldular. Hırsızlık, adaletsizlik, liyakatsizlik, kindarlık ve diktatörlük, yani her şey bunlarda. Yaptıkları tahribatı düzeltmek ise, on yıllar alacak gibi görünüyor.
Sonuç olarak, kokuşmuş bir düzenin mimarı olan İmam Hatip zihniyetinin, bir daha geri gelmeyeceği şekilde tarihin derinliklerine gönderilmesi elzemdir. Bu, artık bir vatandaşlık görevidir.