Ne karşılığı olduğu milletten saklanan yeni çözüm süreci dolu dizgin gidiyor.
Herkes bulunduğu noktadan yorumlar yapıp, sonuçlar çıkarmaya çalışıyor. İlk çözüm sürecinde de böyle olmuştu. O sürecin destekçileri ile bu sürecin destekçileri aynı kişiler. İlk sürecin sonu - hendek terörü- ve yüzlerce şehit oldu. Uslanmadılar, çünkü hesap vermediler, yaptıkları her şey yanlarına kar kaldı. Şimdi yine sahnedeler, yine akla ziyan yorum ve analizlerle toplumu bir meçhule sürüklemeye çalışıyorlar.
Neredeyse Bahçeli’yi demokrasi havarisi yapacak kadar ileri gidenler var. Sorunun çözümü için demokratikleşmenin şart olduğunu Erdoğan buna yanaşmazsa Bahçeli’nin seçime gideceğini mutlak bir gerçek gibi yazıyorlar. Bahçeli’nin İmamoğlu ile ilgili sözlerini bile- serbest bırakın, delil yok- demek istiyor diye değelendirenler oldu. Bahçeli, böyle dese tevile veya tefsire yer bırakmayacak şekilde sözünü açık söylerdi.Bir sözde açıklık yoksa yorumlarda mutlaklık da olmaz. Ayrıca siyasetçilerin sözleri - önceki tutum ve beyanlarından- bağımsız değerlendirilemez. Bahçeli düne kadar “İmamoğlu görevden affını istesin, belediye başkanlığını bıraksın” diyordu. Şimdi ne oldu ki belediye başkanlığına layık görmediği birine sahip çıksın?
Sinan Ateş davasında, HDP’ye açılan kapatma davasında Bahçeli’nin nasıl bir tutum aldığını biliyoruz. Anayasa mahkemesinin kapanmasını bile istemişti. Bir ülkede anayasal denetim yapan mahkemenin kapanması demek hukukta ölçüsüsüzlüğün hakim olması demektir.
Levent Gültekin, kesin olarak bu süreci MİT içinde MHP’ye yakın bir grubun başlattığını söyleyip, Şenkal Atasagun’u işaret ediyor. Hangi taşı kaldırsanız altından Şenkal Atasagun iddiası çıkıyor. Türköne’nin analizleri de aslında Bahçeli üzerinden aynı adrese işaret ediyor.
Öcalan yakalandığında toplum rahat bir nefes almış, asılacak bu iş bitecek diye düşünmüştü. Ama propaganda makinesi harekete geçerek Apo’yu asmanın ne kadar kötü ve yanlış olacağını bazı etkili medya organlarına söyleterek idamı engellediler. Apo yaşadığı için PKK da yaşadı.
Ertuğrul Özkök ve M.Ali Birand sonraları “MİT’in kendilerine brifing verdiğini” bu nedenle Öcalan asılmasın diye kamuoyu oluşturduklarını itiraf etmişlerdi. Yirmi beş yıl sonra aynı klik bu defa Apo’yu hapisten çıkarmaya çalışıyor. Karşılığı Suriye yapılanmasına Türkiye’nin yol vermesi. Artık kimse YPG silah bıraksın demediğine göre ABD’nin PKK devleti projesine razı oldular demektir. Birkaç yıl sonra Suriyedeki özerkliğe okey dediniz, Türkiyedekilere de özerklik verin diyeceklerinden şüpheniz olmasın. Şehit dernekleri sessiz, şehit aileleri sessiz, kamuoyu sessiz bir tek Apocuların sesi duyuluyor. Korkarım ki, bu sessizliğin bedeli çok ağır olur, zamanı geçtikten sonra da konuşmanın bir anlamı kalmaz. Milli devletten, demokrasiden, adaletten, tek dilden, vazgeçilemez. Bunların herhangi birinden vazgeçmek demokrasi değil kaos ve kabileleşmeye davettir.