CB Erdoğan’ın ‘silkele’ emrinden sonra CHP’li belediyelere operasyonlar başladı. Artık sayısını hatırlayamadığımız kadar Belediyeye kayyum atandı. Bu dosyalarda neler olduğunu bilmiyoruz, ama ne olursa olsun, bu operasyonların siyasi yönü hukuki tarafının çok önünde. Kimse bu operasyonları AKP’nin adalet arayışı veya yargının adalet hassasiyeti olarak görmüyor. Amaç, CHP’yi bu yolla yıpratarak bir dahaki seçime kadar yara bere içinde bırakmak, yolsuzluk etiketi yapıştırarak seçime o etiketle gitmesini sağlamak. Muvaffak olurlar mı? Hiç sanmıyorum. Çünkü AKP tabanı bile bu iddialara inanmıyor, “harp hiledir” stratejisinin bir gereği olarak görüyor. Genel seçimlerde Kılıçdaroğlu ile Kandil’i bir araya getiren montaj kaseti gördünüz. Hem montaj olduğunu itiraf ettiler, hem kullandılar.
İmamoğlu’na yönelik kuşatmaya ise hiç değinmiyorum. Yargı işini gücünü bırakmış İmamoğlu’nun önünü kesmeye çalışıyor. Neredeyse haftada bir defa ifadeye çağrılıyor. Mertçe mücadele bu mu? Yiğitçe mücadele yerine yargı tokadıyla İmamoğlu’nu devre dışı bırakmak zafer veya başarı sayılabilir mi?
Eskiden az da olsa ‘siyasi ahlak’ dediğimiz bir meziyet vardı. Şimdi onun yerinde yeller esiyor.
Erdoğan ve iktidarının bir adalet duyarlılığı varsa önce kendi belediyelerinden başlamalıdır. İstanbul belediyesinin AKP dönemindeki yolsuzluk dosyalarına İçişleri bakanlığı el koymuştu. Niçin yargıya intikal ettirilmiyor? Sn. Mansur Yavaş Ankara belediyesinde AKP döneminde yapılan yolsuzlukları yargıya taşıdı, bir tanesi bile soruşturma konusu olmadı. Bu mudur adalet? Bu ülke 17/25 Aralık’ı unutmadı, kumpas vardı ama yolsuzluk da vardı. Her şey belgeli olmasına rağmen dosya kapatılarak tarihin en büyük hukuk skandallarından birine imza atıldı.
Bu gittikçe çirkinleşen siyaset tarzından bıktık. Ahlaklı bir siyaset istiyoruz. Bazıları mertliği kaybetmiş olsa da mertçe rekabet istiyoruz, yapılan her haksızlık bu ülkenin düzeleceğine dair umutları yok ediyor. İnsanları suçlamak, içeri tıkmak onlara değil size kaybettiriyor. Bu milletin hâlâ zalimin karşısında, mazlumun yanında olmayı ibadet sayan güçlü bir damarı var. Böyle yaparak kazanmıyorsunuz, kaybediyorsunuz. Ve sadece kaybetmekle kalmıyorsunuz, başkasına yaptıklarınızın size de aynıyla yapılmasını haklılaştırıyorsunuz. Unutmayın “ keser döner sap döner, gün gelir hesap döner”.