Daha birkaç ay önce bazılarını Suriye fatihi ilan etmişlerdi.

Sırayla Mit başkanı Kalın ile Hakan Fidan Şam’a gidip Şara ile resim verdiler. Mesaj açıktı; mevcut durum bizim eserimizdir demek istiyorlardı. Onlara bakıp bunu gerçek sananlar hızlarını alamayıp Şam ve Halep’i 82. 83. Vilayetimiz yaptılar, plaka numarası bile verdiler. Çok geçmeden foyaları ortaya çıktı. Suriye ile ilgili uluslararası toplantıların hiç birine Türkiye çağrılmadı. Şara, geçen hafta bakanlar kurulunu açıkladı, herkes var, Türkmenler yok. Kimse “hani siz Suriye fatihiydiniz” diye sormadı. Zaten onları cesaretlendiren de söyledikleri her yalanın yanlarına kar kalması.

Baştan beri, Suriye meselesinde konuşmak için zaman gerekir diyordum. İşte o zaman geldi. Ortada iktidar adına çıkarılabilecek hiç bir başarı yok. BOP tıkır tıkır işliyor. Oyun kurucu ABD ve İsrail, geriye kalanlar figüran. Sadece verilen küçük rollerle iktifa ediyorlar. Belirleyicilik noktasında hiç bir insiyatifleri yok.

Hatırlayın, düne kadar kabara kabara YPG silah bırakacak, sınırlarımızda bir terör devletine izin vermeyeceğiz diyorlardı. Terör devleti orada duruyor ama Bahçeli ve Erdoğan o söylemi bıraktılar. Çünkü Suriye’de tanzim edici bir fonksiyonları yoktu. Plan kime aitse kararı da o veriyor, geriye kalanlara o planı uygulamak düşüyor.

Gazze’ deki soykırım da o planın ayrı bir parçası. İsrail’in güvenliği ve çıkarları için Filistinlilerin oradan çıkarılması gerekiyor. Bunun için her zulmü meşru görüyorlar. Her gün içimiz yanarak bu soykırımı seyrediyoruz. Şu ana kadar olanlar İsrail’in lafla, ucuz nutuklarla durdurulamayacağını gösteriyor. İnsanlığın ayağa kalkan vicdanı da Netanyahu’yu durduramadı. İslam dünyası işbirlikçi lider ve kadrolar tarafından yönetildikçe bu zulüm devam edecektir. Haydut devlet İsrail durdurulmadıkça Ortadoğu’ya baharın gelmesi mümkün değil. Çare kendimiziz. Çare doğru siyasettir. Çare bölücülerle masa kurup onları meşrulaştırmamaktır.

Çare adalettir. Çare gerçekten yerli ve milli siyasetçiler ve kadrolardır.

DERVİŞOĞLU’NU TAKİP EDİYOR MUSUNUZ?

Şu aralar farkında mısınız, dost -arkadaş sohbetlerinde en çok İYİ parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu konuşuluyor. Herkes birbirine şu konuşmasını bu konuşmasını dinlediniz mi diye soruyor. Dervişoğlu’nun tanınırlığı arttıkça sempati alanı ve takipçi sayısı artıyor. Hiç tartışmasız şu an Türk siyasetinin en iyi ve etkili konuşmacısı. İstikrarlı, tutarlı bir siyaset izliyor. Kullandığı politik dil ürkütücü, korkutucu değil, bağırıp çağırmıyor, sesini belli bir desibelde tutuyor. Türk milleti agresif, sert siyasi bir dili sevmiyor. Demirel, Özal gibi liderler hiç bir zaman gırtlaklarını yırtarcasına nutuk atmadılar. Mutedil bir dil kullandılar ve kazandılar. Şimdi sn Dervişoğlu da o yolda yürüyor. Çarpıcı açıklamalar, ilginç örnekler veriyor. Göreceksiniz, İYİ parti çok kısa zamanda Akşener döneminde bir dönem yakalanan ivmeyi bile aşan bir havayı yakalayacaktır.

Dervişoğlu medyaya açıldıkça yürekler de ona açılıyor, halka büyüyor.

Milliyetçilerin/ muhafazakarların bir toplanma yerine ihtiyacı vardı. Dervişoğlu,”biz burdayız “diyor. Toplanmalıyız;bu ülke ve milleti Türksüzleştirmek isteyenleri, yargıyı zulüm aracı yapanları durdurmanın yolu budur!