Sanatçı Volkan Konak kalp krizi geçirerek öldü. Allah taksiratını affetsin, rahmet diliyorum.
Onun ölümüne çeşitli kesimlerden gelen tepki ve yorumlar, din ve ahlaki seviyemizi gösteren bir turnusol gibiydi. Konak’a söylenmedik laf, etmedik hakaret bırakmadılar. Din, ahlak ve terbiye demektir. Başkalarının acılarına üzüntülerine saygı göstermektir. Acılar üzerinden tepinmemektir.
Kendine İslamcı diyenlerden bunun zerresini görmek mümkün olmadı. Namazının kılınmasına bile karşı çıktılar. Abdurrahman Dilipak gibi bir dönem Şanar Yurdatapan’ın peşinde demokrasi demokrasi diye dolaşan bir yazar bile Konak gibilerin namazının kılınmaması gerektiğini söyledi. Kimin Müslüman kimin kafir, kimin cennetlik kimin cehennemlik olduğuna bunlar karar veriyor ya. Konak’ı büyük mahkemeye çıkmadan yargılayıp mahkûm ettiler.
Konak, solcu- sosyalist bir sanatçıydı. Solcu veya komünist olmak tek başına inançsızlığın karinesi olamaz. İmam-ı Azam’ın ifadesiyle; “Kuran’ın tenzilini inkâr etmedikçe, tevilinden dolayı kimse tekfir olunamaz.”
Konak, “Ben Kuran’ın Allah kelamı olduğuna inanmıyorum” mu demişti?
Kaldı ki, kimin mümin kimin gayri Müslim olduğu bizim işimiz değildir. Herkesin inancı kendinedir. “Leküm diniküm veliye din” (Sizin dininiz size benim dinim bana) ayet bunu demiyor mu?
Birinin acılarına saygı göstermek için onun Müslüman olmasına gerek yok. Merhamet duygusu ayırım yapmaz. Bu nobran tavrın İslam’la alakası olmadığını söylemeye gerek yok. Şanlı peygamberimiz böyle mi davranmıştı?
Hatırlayın, bir gün peygamberimiz sahabesi ile otururken bir cenaze önlerinden geçer. Allah Resulü ayağa kalkar, saygı gösterir. Bir sahabe ölenin Yahudi olduğunu söyleyince “O bir insan değil miydi?” diye cevaplar. Saygı insana ve onun yakınlarının acısınadır.
Konak’a ve yakınlarının üzüntülerine saygı göstermeyenlerin davranışı ile yüce Peygamberin davranışını mukayese edin. Böyle bir din anlayışı Müslümanı bile din dışına iter. Bu yaklaşım toplumu bütünleştirmez, ayrıştırır. Dışlayıcı, itici bir din anlayışı en çok İslam’a zarar verir. Onun için iki yakamız bir türlü bir araya gelmiyor. Bazıları insanları din çerçevesinin dışına itmeyi iş edinmiş. Tanrı adına aramızda dolaşıp içimizde birilerini damgalayıp duruyorlar. Neredeyse hızlarını alamayıp bu toplumun tamamını tekfir edecekler. Bu yol doğru bir yol değil. Düşüncelerimiz, fikirlerimiz ayrı olsa da doğru olan birbirimizin acılarına saygı göstermek, kem sözlerle insanların üzüntüsünü büyütmemek, yaralarını deşmemektir.
Din, bu tiplerin tasallutundan kurtarılmadıkça onun rahmet yanı hep gölgede kalacak, fonksiyonunu ifa edemeyecektir. Gölge etmeselerdi kim bilir İslam daha ne kadar gönüle akar ne kadar kalbi fethederdi.
Yeter artık!
İslam’ı körelmiş, nasırlaşmış merhametsizliğinize alet etmeyin. İslam’a en büyük zararı İslam adına ahkam kesen sizler veriyorsunuz.