Kim ki Türk'e düşman, kim ki Türk olup Türk'e düşman, kim ki Türküm demeye ırkçılık diyor; bunlar Düşünsel olarak hatalı, fikirsel olarak arızalı ve kişi olarak ihanet yüklüdür.

Bu zihniyetin merkezleri akıl babaları, partileri, liderleri, mensup oldukları sözde tarikatları, kökleri, maddi kaynakları ve her bir unsuru yabancıdır. Tarih bu zihniyetin ihanetleri ile doludur. Yapılan İsyanlar, ayaklanmalar, ihtilaller, çeşitli sosyal olaylar, gösteriler, demeçler, sırtımıza vurulan hançerler, iş birlikleri, terör faaliyetleri, kitapları, yayınları, yazıları, yorumları, grevleri, iftiraları ile bu ihanetlerin her biri sabittir.

Türk Türkleştikçe, Türk birleştikçe ve Türk Kur'an'ı Kerimin ipine sarıldıkça çok daha güçlü olacağına inanıyorum.

Biz Türkler, tarih boyunca çok geniş bir coğrafyada bulunduk. Doğu'da Japon denizinden, batıda Baltık denizine; Kazan-Güney Sibirya hattından güneyde Hindistan’a; Ortadoğu’ya ve Kuzey Afrika’nın Atlas Okyanusu kıyılarına kadar uzanan sahada, belirli zaman dilimleri içinde devletlerimiz ve hükümranlığımız olmuştur. Bugünkü bilgiler ışığında M.Ö. 3000 yıllarına kadar indirilebilen Türk tarihi, 5000 yılı aşkın bir devamlılık içinde süre gelmiştir. Yeni bazı bilgiler ile Türk tarihi 20 bin yıl olarak ortaya konulmakta ve Prof. Dr. Kazım Mirşan tarafından çeşitli belgeler ile desteklenmektedir

Türk kendi medeniyetini kurmak için sonu izm ile biten hiçbir yabancı ideolojiye ihtiyacı yoktur. Türk milletinin tarihten gelen gücü, devlet gelenekleri, birikimi, kudreti , iman, inanç, ahlakı, insan kaynakları, kahramanlık cesaret, adaleti arşivi ve yaptıkları yeni bir medeniyet inşa ve ihya etmesi için yeterlidir.

Yaşadığımız coğrafyada sürekli büyük zorluklar ve tehditler vardır. Ayakta durmak, birlik ve beraberliğimizi sürdürmek, tehdit ve tehlikelerle başa çıkmak, varlığımızı sürdürmek için Türk medeniyetini kurmak ve küresel güç olmak gerekmektedir.