Barzani'nin de öteki Kürtçü örgütlerin de hedefi Büyük Kürdistan'ı kurmaktır. 25 Eylül'de yapılması planlanan referandum gerçekleşirse ilk hedefe ulaşılmış olacak.
Suriye Kantonlarının, PKK ve türevlerini nasıl motive ettiğini,Kobani tecrübesini -Hendek Savaşı- olarak Türkiye'ye nasıl taşıdıklarını gördük. Referandumun gerçekleşmesi halinde PKK yeni bir motivasyon aracına kavuşacaktır.
Barzani tecrübesinin verdiği ilk ders özerkliğin bir ara istasyon olduğunu bir kez daha doğrulmasıdır.
Çözüm sürecinde yerel yönetimleri güçlendirme adı altında uzun uzun -özerklik- ihtimali konuşuldu. Bazı yazarlar yerinden yönetimin -faziletlerini- dile getirdiler. Eğer özerklik aşaması gerçekleşseydi tarihi şartların müsait olduğu ilk anda bağımsızlığa giden adımlar atılacaktı. 15 Haziran 2015 de PKK, -Devrimci Halk Savaşını- başlattığını ilan edince bu ihtimal ortadan kalkmış oldu.
Devlet kuramamış milliyetçiliklerin hedefi, devlet kurmaktır. Kürt milliyetçiliğinin nihai hedefi de devlet kurmaktır. Bu gerçek anlaşılmadan atılacak her adım, verilecek her taviz ülkenin bölünmesine hizmet etmekten başka işe yaramaz.
Kürt sorunu dedikleri şey de budur: Devlet olmanın önündeki her engel ayrılıkçı milliyetçilik için bir sorundur. Tek dille eğitim bir sorundur,milli(ulus) devlet bir sorundur.Mecburi askerlik bir sorundur.Örgüt bunları aşabilirse devletleşmenin önündeki engellerin büyük kısmından kurtulmuş olacaktır. Aslında ayrılıkçı hareketin hedefe aldığı her kurum,her düzenleme ülkenin birliğini tahkim eden bir unsur olduğu için daha çok sahip çıkılmayı hak etmektedir. Yazık ki bugüne kadar böyle bir hassasiyet gösterilemedi. PKK ulus devlete karşı, onunla mücadele ettiğini söyleyenler de karşı. PKK milletin Türklük şemsiyesi altında tanımlanmasına karşı, milli bütünlüğümüzün teminatı olması gerekenler de karşı. On tane etnik isim sayıp sonrada -tek millet- demekle tek millet olunmaz. Tek milletin tek bir adı olur, on tane adı olmaz. Alt kimlikleri öne çıkarmak üst kimliği tahrip etmekten başka işe yaramaz. Nitekim, gittikçe kendini mezhep veya etnik kimlikle ile tanımlayanların çoğalması bu yanlış hitap biçiminin bir sonucudur.Türkü yıkarsanız yerini etnik veya mezhep kimlikleri alır. Ondan sonra ne kadar tek millet derseniz deyin inandırıcı olamazsınız.
Azeri kökenli İranlı general Hasan Arfa, yaklaşık yarım asır önce Büyük Kürdistan'ın kurulabilmesi için büyük bir gücün Ortadoğuya girerek Türkiye,İran,Irak ve Suriye'yi parçalaması gerektiğini, aksi takdirde bunun hayal olacağını,Kürtlerin kendi dinamikleriyle bunu gerçekleştiremeyeceğini söylemişti. Bugün o güçler Ortadoğu'da ve amaçlarından biri de bu dört ülkeyi parçalamak. Bizde sevimlileştirilerek takdim edilen Büyük Ortadoğu Projesinin hedeflerinden biri de Kürdistan'ın kurulması,Ortadoğu'nun biraz daha ufalanarak İsrail ve petrol kaynakları üzerinde bir tehdit olmaktan çıkarılmasıdır.
Barzani tecrübesi ayrılıkçılıkla mücadelede nasıl bir rota izlenmesi gerektiğini gösteriyor. Kuzey Irak'ta özerklik var,kendi savunma güçleri var,petrol gelirlerinin büyük kısmını bölgesel yönetim alıyor,eğitim dili Soranice(Kurmançca bir dilekçe bile veremezsiniz,iki dilli eğitim isteyenlerin kulağı çınlasın) ama bu Barzani'yi tatmin etmedi. Ayrılıkçı milliyetçilikleri vererek tatmin etmek mümkün değildir, onu ancak yenerek tatmin edebilirsiniz.