Öyle ya; hissettirmek için hissetmek gerekiyor. Oturduğun yerden konuşarak değil yolları kat ederek tecrübe kazanıyor insan...

Gezdikçe, gördükçe, derin derin içine çektikçe daha iyi kavrıyoruz Türkiye’nin bizdeki yerini ve vazgeçilmezliğini...

İşte o zaman daha bir azimle, daha bir aşkla, daha bilinçli kelimelerle yazıyor ve anlatıyorum gittiğim gördüğüm her yere...

Öyle ya; hissettirmek için hissetmek gerekiyor. Oturduğun yerden konuşarak değil yolları kat ederek tecrübe kazanıyor insan...

Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerimizi ziyaretlerim vesilesiyle üç beş günlüğüne yine yollardaydım. Mardin, Nusaybin, Kızıltepe, Şırnak, Bitlis, Van, Batman, Siirt... Günler süren seyahatimde muhteşem görüntüleri, sohbetleri, tespitleri, fotoğrafları ve anıları heybeme doldurdum...

Gerdanlık misali dağların boynunda süzülen yollarda saatlerin nasıl geçtiğini anlamadım. Ve her adımda ‘Yarabbi şükürler olsun sana böyle bir ülkede yaşıyorum’ dedim. Size bir tavsiyede bulunmak istiyorum ülkemizi gezin ve tanıyın mutlaka. Çünkü tanıdıkça içimizdeki ve dışımızdaki ‘kemirgenlerin’ neden bu kadar Türkiye ile uğraştığını ve bileğimizi bükemeyince neden bu kadar öfkelendiklerini çok iyi anlarsınız. Tarihiyle, toprağıyla, suyuyla, insanıyla, doğasıyla, dört mevsimiyle muazzam bir ülkemiz var. İddia ediyorum Türkiye emsali bir ikinci ülkeyi daha gösteremezsiniz! Bilen zaten biliyor bu gerçeği. Bilenlere düşen önemli bir görev var; bilmeyenlere usulünce dilimizde tüy bitene kadar anlatmak... Ak ile karanın farkına varılmasını sağlamak... Vatan bilinci ve sevgisi barlarda, partilerde, lüks otel sahillerinde, yatlarda çalan marşlar eşliğinde elinde alkol şişeleriyle dans etmekle olmuyor efendiler! Bu vatan uğruna şehit olanların şerefine şişe kaldırıp dans edenler; kaçınız tatilini Hakkâri’yi ve Şırnak’ı dağ bayır gezmeye, tanımaya, faydalı olmaya ayırdı desem suratıma boş boş bakarsınız. Çünkü sözde ‘vatan adına’ yaptığınız tek şey popülist, hovarda, havalı, şımarık, dibi boş çığırtkanlıktan başka bir şey değil!

Neyse gereksiz mevzuları bırakıp biz konumuza dönelim... Evet muhteşem manzaralar, doğal güzellikler, bereketli topraklar, yeraltı-yerüstü zenginlikler, zengin su kaynakları doğuya gittikçe artıyor. Hele Hakkari! Türkiye’nin damı Hakkari masallardan fırlamış bir sihre sahip. Buz gibi köpüklü beyaz sular cenneti Hakkari’de adım attığınız her santim sizi büyülüyor. Dağların ötesine, berisine, eteğine, zirvesine boncuk misali dizilen evlerden geceye yansıyan ışıklar tadına doyumsuz bir tablo gibi. Şehirde herkes kendi işinde, gücünde, ekmeğinin peşinde. Huzur, hepimiz gibi Hakkarilinin de önceliği ve vazgeçilmezi. Öyle ya, huzur olmalı ki muhteşem doğasını görmeye tüm dünya koşsun... Dağların zirvelerinde damarlarımda gezen mutluluğu ve adrenalini tarif etmiyorum. İşin kolayına kaçmak yok. Gidin, gezin, görün, hissedin... Laf aramızda ben kısa süre sonra yapacağım yeni ziyaretin tarihini ve programını şimdiden hazırladım. Hakkari dağlarında bize rehberlik eden Hacı Tansu’ya, eşine ve ailesine buradan bir kez daha teşekkür etmek isterim. Doğu kültürünün temel taşı olan hürmetin her halini fazlasıyla yansıttılar. Ziyaret ettiğim Hakkari İl Milli Eğitim Müdürü Sayın Bilal Gür ile de çocukları bol bol konuştuk. Müdür Gür Hakkarili gençlerin bilgi ve yetenek çıtasını yükseltmek için yapılanları, yapılacakları, olması gerekenleri tek tek anlattı. ‘Ne zaman derseniz çocuklar adına ben de hazırım’ müdürüm diyerek vedalaştık.

Hakkari ile birlikte Şırnak’ta da anlamlı bir mola verdik. Kurumlarımız pandemi sürecinde canla başla çalışırken biz de boş durmayalım ve aylardır evde kalan çocukları mutlu edelim düşüncesiyle kendi çapımızda bir çalışma başlattık. Sağ olsun kapısını çaldığımız kurumlar da yanımızda oldu. Böylelikle ‘mutlu olmak için mutlu etmeyi seçen yürekler’ ile dezavantajlı çocuklara hediyeler ulaştırmada ilk durağımız Şırnak oldu. Türkiye Rafting Federasyonu’nun gönderdiği spor malzemelerini çocuklara iletilmek üzere Şırnak İl Milli Eğitim Müdürü Sayın Nazan Şener’e teslim ettik. Müdür Şener kadın ve anne kokusunu Şırnak eğitim hayatına fazlasıyla yansıtmış. ‘Yüreğine sağlık müdürüm’ diyerek en kısa zamanda yeniden buluşmak üzere vedalaştık...