Kimsesiz geldim bu dünyaya… Huzursuz rüyalarda emekledim, düşe kalka büyüdüm. Yalnızdım, ama yalnızlık bana kader gibi öğretilmişti. Zamanla uslandım, öğrendim; bazen de öğrendiğimi sandım. Yukarıda güneş, altta Acun… Hayatın içinde bir zerreydim. "Ben kimim, neyim?" diye sordum kendime.

Yaprakları seyrettim. O yemyeşil yaprak, dallarına gururla tutunuyordu. Verdiği meyveyle hayat sunuyordu. Hayranlıkla izledim onu. Ama sonra… O yaprak sarardı, düştü. Toplanıp yakıldı, toza döndü. İşte o gün, iliklerime kadar hissettim: Ben de bir yapraktan farksızdım. Yeşillikten kuruluğa, bahardan kışa sürüklendim. Ömrümün hazan mevsimindeyim. Dalımdan düştüm. Rüzgâr beni oradan oraya savurdu, süpürülmeyi ya da çürümeyi bekliyorum artık.

Tanrı’ya sığındım… Onun bana yol göstermesini bekledim. Dualarımda ona yalvardım, günümün en değerli saatlerini ona korkuyla geçirerek sundum. Onun beni duyduğunu, beni koruyacağını sandım. Ama yıllar geçti… O, bu dünyaya karışmadı. Sessizce izledi. Zalimlerin hüküm sürdüğü, masumların ezildiği bu dünyada bir tek şey öğrendim: Bizi kimse kurtarmayacak. İşte o zaman anladım… Onu sevmediğimi! Bana hep ondan korkmam gerektiği öğretildi. O korkuyla büyüdüm. Şimdi anlıyorum ki, ben seni sevmiyorum Tanrı! Eğer bir cehennem yaratabilseydim, en dibine seni atardım. Çünkü beni yeşillikten kuruluğa sürükleyen sendin!

Atsana beni cehenneminin en dibine! Ama yapamazsın. Gücün yetmez! Binlerce zulme, binlerce adaletsizliğe, binlerce iğrenç olaya sessiz kalan sen, bunu da yapamazsın! Ama ben, kendi cennetimi yarattım. Yalnızlıkta, sessizlikte… Sessizliğin sesini dinliyorum şimdi. Ve biliyorum ki, benim cennetim, sensizliğin olduğu yerde.

Ve torunum… Sadece sana hoşça kal diyorum. Çünkü bu dünyada başardığım tek şey sensin. Ellerini tutamadım, yanağından öpemediğim oldu ama seni hep sevdim. Görmesem de, duymasam da, hep seninleydim. Bunu bil.

Vücudum toprağa karışmadan önce seni bir kez görebilecek miyim, bilmiyorum. Ama bil ki, seni çok seviyorum! Sabahın ilk ışıklarında, tan yeri ağarırken, seni düşündükçe gözlerimden yaşlar süzülüyor. Ağlamayı bilmeyen bu gözlerim, yalnızca senin için ağlıyor. Çünkü sen, benim tek başarım, en büyük mirasımsın…

Hoşça kal, torunum…

Deden Atsız Burucu (MSK). Yedi tepeli şehirde 15 Mart 2025