Sn. Cumhurbaşkanı ve AKP kurmayları geleceğe umut dağıtmaktalar. Sabırla bu kötü günlerin geçeceğini vaat etmekteler.
Oysa bizlerin bırakın 2023’ü, 2053’ü yarına dair umudumuz olsa, önümüzü görebilsek yeter.
Hamaset ile siyaseti karıştırdık. Gerçek yerine hayal pazarlamaktayız. 8.30’lardaki Dolar’ın 18.30’lara fırlamasının ardından 11.45’e inmesini başarı diye sunanlar; 8.30’lardan hiç bahsetmiyorlar.
Anlaşıldı ve görüldü ki hamaset, siyasetten daha az maliyetli ve emeksiz.
Siyaset; proje, fikir, hedef, planlama ve geleceği görme ile birlikte uygun kadro, inanmış ekip, iddia ve emek gerektirmekte.
AKP’nin iddiası/sloganı: Yolsuzlukları, hortumları keseceğiz, fakir-fukara, garip-guraba ezilmeyecek, 3Y ile mücadele değil miydi?
Gerçekleştirdiler mi?
Ne gezer? 20 yılın sonunda “Ekonomik kurtuluş savaşından” bahsetmekteler.
Hamaset: Kazanılmış, hazırlanmış, kabul görmüş değerler üzerinden, kendi inanmışlarına gaz vermek, bir arada tutmak, üç-beş sloganla işi götürmek, günü kurtarmak.
Akp bu işte oldukça başarılı. Toplum mühendisliğini iyi yapmaktalar.
Yatırım var mı? Yok!..
Üretim var mı? Yok!..
Eğitim var mı? Yok!..
Plan, program var mı? Yok!..
Tarım ve Ekonomi programı var mı? Yok!..
Ar-Ge, yazılım, Yapay zekâ çalışması var mı? Yok!..
İşin özü, lafın gözü: yok yok yok. Yok oğlu yok.
Hamasete dayalı İmam-Hatip, Organik hoşaf, deve sidiği, onların Doları varsa bizim de Allah’ımız var edebiyatı . Yerseniz.
Peki AKP’de yokta, muhalefette var mı?
Ülkenin yıllık soğan, patates, nohut, fasulye tüketimini hesap eden planlayan bir siyasi parti var mı? Bilen yok sanırım.
İktidarda olanlar; iktidar olmanın güç ve avantajına güvenerek işin götürüleceğini sanıyor. Muhalefet ise iktidarın, yıpranmışlığına güvenerek seçimi kazanacağının hesabında!.
Tarımda, sanayide, üretimde durum nedir? 5-10-20 yıl sonra neler olacak hesabında mıyız?
Örneklersek; usta sayımız, çırak sayımız nedir? Yedek parça üretim kapasitemiz, tamirhane sayımız nedir? Hesabını yapıp, altyapısını hazırladık mı?
En verimli tarım alanlarına sahip olmamıza karşın; neden eti-otu satın almaktayız? Toprak bizim, çiftçi bizim, çalışan bizim de; biz neden en pahalı tarım ürünlerini almaktayız?
AKP nedendir bütün bunların planlayıcısı DPT’nı neden kaldırdı, neden 5 yıllık kalkınma planları yapmıyor? Koyun, inek sayımız nedir? 10-20 yıl sonra nüfusumuz ne olacak, ne kadar ete, süte, peynire gereksinimiz olacak belli mi?
Kurumlar dökülüyor. Liyakatsız atamalarla devlet tıkanmış vaziyette. Kimseler sorumluluk almıyor, alanlar da korkuyor neden?
Kimileri de iş yapmıyor. Sırtını ya bir siyasetçiye ya da bir cemaat ve tarikata dayamış.
Ticaret yapanlar stokçulukla suçlanıyor, vergi kontrolleriyle sindiriliyor, üretim yapamaz hale getiriliyor. İş insanları hırsız, sahtekâr olarak görülüyorlar. Cibilliyetleri bile biliniyor.
İktidar olacakların, iktidara talip olanların işi zor!. Aralıksız 20 yıldır tek başına iktidar olan bir partinin devlette yaptığı kadrolaşma var.
Sn. Yargıtay başkanı, 14.000 hâkim ve savcının kıdemi 5 yılın altında (yani çok tecrübesizler) demiş. Gelen iktidar bu soruna nasıl çözüm bulacak?
İktidara talip olanların tüm bu gerçekleri halka anlatmaları ve nasıl çözüm olacaklarını anlatmalılar ki, güven duyulsun, emin olunsun, umutlar kırılmasın.
Çözüm: Atatürk’ün koltuğunda, insan eksenli, Türk’e özgü, torpilsiz ve onun yolunda yeni bir destan, yeni bir tarih yazmak şart.
İktidarın bu destanı yazamadığı/yazamayacağı görülüyor. Acaba muhalefet böyle bir destanı yazıp Türkiye’yi, hak ettiği kalkınmış, modern medeniyetler ligine taşıyabilecek mi?
Deneyip görmekte fayda var.
Kimse kızmasın ben istemez miyim, gönülleri ferahlatacak, moralleri düzeltecek yazı yazmayı.
Not: Muhalefetin her daim” Erken seçim”, “Sandığı getir” demesi de toplumu sıkmaya başladı. AKP, siz istemeseniz de bu yıl sandığı getirmek zorunda kalacağa benziyor.