İYİ Parti milletvekillerinin TBMM açılışında MHP Genel Başkanı Sn. Devlet Bahçeli ile selamlaşmaları, tokalaşmaları ve el öpmeleri İYİ Parti mensuplarınca büyük bir tepki ile karşılanmıştır. Bu tepkileri geçmişte İYİ Parti mensuplarının MHP ve lideri ile yaşamış oldukları olumsuzluklar nedeniyle anlamak ve bu nedenle hak vermek mümkün ise de bu olayı MHP ve lideri ile kavgayı sürdürmeye vesile kılmak yanlıştır.
Buna karşılık İYİ Parti milletvekillerinin siyasi görüş olarak kendilerine en yakın parti olan MHP ve lideri ile temas kurmaları, işbirliği için kapı aralamaları; siyaseten ne kadar doğru ise de, meseleyi abartılı bir tavırla el öpmeye kadar götürmeleri doğru olmamıştır. Esasen bireyin kendi üstsoyunun dışında birilerinin elini öpmesi, birilerinin de alt soyu dışındakilere el öptürmesi Dokuz Işıkta yer alan Şahsiyetçilik ilkesine de uygun değildir ve şahsiyeti körelten bir davranıştır. Ben çocuklarım ve yeğenlerime yukarıda bahsettiğim istisna hariç kimsenin elini öpmemelerini tavsiye ediyorum ve çocuklarım hariç kimseye de el öptürmüyorum. Bozkurt duruşlu olanların üst soyları hariç el öpmesini yada altsoyları hariç el öptürmelerini de kendilerine yakıştıramıyorum.
Milletimiz 24 Haziran 2018’te seçimini yapmış ve İYİ Parti’yi muhalefet ile görevlendirmiş ancak bu arada milliyetçi iktidara göz kırpmıştır. İYİ Parti (%9,96) ve MHP (%11,10) oy almıştır. Toplamda ülke genelinde milliyetçi oylar son seçimde % 21.06’ya ulaşmıştır. Bu oran Türk Milliyetçilerinin bu güne kadarki seçimlerde ulaşmış oldukları en yüksek oy oranıdır ve Türk Milliyetçileri için sevindirici olduğu kadar, aynı zamanda milliyetçi iktidar açısından geleceğe dair umut vaad etmektedir.
Bu itibarla seçim sonrasında oluşan yeni tabloya göre siyasilerimiz yeni pozisyon almalı ve Türk siyasetinin duayenlerinden merhum Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’in dediği gibi, "dünün güneşi ile bu günün çamaşırlarını kurutma"gayreti içerisine girmemeli, aksine yeni siyasi konjonktüre göre milliyetçi iktidarın yolunu açacak işbirlikleri oluşturmalıdırlar. Bu sebeple siyasi kavgalarımızı da diyalog yollarına zarar vermeyecek seviyeli bir üslupla yapmalı, barışma ihtimali gerçekleştiğinde birbirimizin yüzüne bakabilecek durumda olmalıyız.
Milletimiz, İYİ Parti ve MHP’ye vermiş olduğu birbirine yakın oylar ile bu iki partinin aralarındaki kavgaya son vermelerini ve birlikte hareket ederek milliyetçi iktidarın yolunu açmalarını istemiştir. Bu mesaja uygun davranmak, millet iradesini göz ardı etmeden, şahsi husumetleri bir yana bırakarak, adeta millete rağmen siyaset yapmak gibi yakışıksız bir açmaza düşmeden işbirliğinin yollarını aramak, tüm akil siyasetçiler için elzemdir. Unutulmamalıdır ki, siyasi liderler farklı olsa dahi, parti mensupları ve seçmenler, kısaca Türk Milliyetçileri birbirlerine karşı besledikleri kardeşlik duygusundan vazgeçmeyeceklerdir.
Yeni oluşan siyasi ortama göre yeni pozisyonlar almak ve yeni tavırlar geliştirmek döneklik değildir. Zira siyasette yeni şartlar çoğu kez tarafların iradesi dışında oluşmaktadır. Nitekim mevcut siyasi tablo milletimizin iradesi ile oluşmuştur. Bu tabloya göre tavır ve pozisyon almak millet iradesine uygun davranmaktır. Milletimizin irade ve mesajına uygun davranmak döneklik değil aksine milletimize hizmet etmenin bir gereğidir.
Yazımı, milliyetçi iktidar umuduyla ve Mevlana’mızın bir şiiri ile tamamlıyorum.
"Düne ait ne varsa söylenmiş yada söylenememiş,
Bıraktım hepsini orada.
Çünkü şimdi yeni şeyler söylemek lazım
Her gün bir yerden göçmek
Ne iyi
Her gün bir yere
Konmak ne güzel
Bulanmadan, donmadan
Akmak ne hoş
Dünle beraber
Gitti cancağızım
Ne kadar söz varsa
Düne ait
Şimdi yeni şeyler
Söylemek lazım"