Değerli okuyucularım hatırlarsanız geçenlerde Cumhurbaşkanı Sn Erdoğan, İstanbul-İzmir otoyolunun son bölümünün açılışında bir konuşma yaptı ve bir takım açıklamalarda bulundu. Muhalefet liderlerine özellikle de CHP genel başkanı sn. Kılıçdaroğlu’na her zamanki üslubuyla göndermelerde bulundu.
Yapılan hizmetin önemine vurgu yaptı, zamandan büyük tasarrufun sağlanacağına maddi unsurun önemine değindi. Konuşmasının devamında, yapılan bu büyük hizmet karşılığında devletin cebinden bir kuruş bile çıkmadığına, bu yatırımın “Zamana ayarlı bir yatırım anlayışı” olduğuna vurgu yaptı, akabinde, Kılıçdaroğlu’na hitaben: “Öğren bunu, öğren Bay Kemal! Bu iktidar bunları başardığı için buralara geldik” dedi.
Değerli okuyucularım bu sözleri sıklıkla sayın Erdoğan’dan işittiğimiz için üzerinde fazla durmayacağım lakin; Örneğin, geçen yıl aralık ayında Saray’da düzenlenmiş olan, İstihdam Şurası’nda da muhalefete ağır eleştiriler yöneltmiş akabinde, “yap-işlet-devret” sistemini övmüş, devletin cebinden hiç para çıkmadığına vurgu yaparak şöyle demişti:
“Zavallı ve cahil insanlarla bu ülkede siyaset yapılmaz!..”
Gerçekten de Sn Erdoğan’ın söylediği gibi biz hizmeti bedava mı alıyoruz sosyal devlet ekseninde yoksa, yap işlet devret adı altında gelirlerimiz birilerine mi peşkeş mi çekiliyor? Yeni otoyoldan gidiş, dönüş İstanbul-İzmir seyahatinin herhangi bir vatandaşımıza, tam tamına o da şimdilik 512 TL’ye üzerine bindiğini, devletin kendi olanakları ile yaptığı İstanbul-Ankara otoyolunun ise gidiş-dönüş maliyetinin 50 TL olduğunu hatırlatıp, şu soruyu sormak lazım: Yap-işlet-devret sisteminde devletimizin cebinden gerçekten de bir kuruş bile çıkmıyor mu? Sn Erdoğan’ın, başta muhalefet parti genel başkanları özellikle sayın Erdoğan’nın tabiriyle “Bay Kemal” olmak üzere bizim gibi “zavallı ve cahil” insanlara bir türlü öğretemediği bu muhteşem modelde paralar kimlerin cebinden çıkıp, kimlerin cebine akıyor gelin hep birlikte inceleyelim…
Elbette ki istatistik veriler ışığında.
Ülke ekonomik bakımdan bu kadar çıkmaz ve dar boğazın içerisindeyken şimdi gelin nereye nerelere geldiğimize hep birlikte göz atalım bahsedilen yol köprü ve hava limanlarında ne kadar kar, ne kadar zarar gerçekleşmiş, hep birlikte inceleyelim. Hatırlarsanız, geçen günler, TELE 1 kanalında tane tane bunlar anlatıldı izleyenleriniz muhakkak olmuştur.
Yap-işlet-devret modeli ile yapılan üç proje mercek altına yatırıldı. Gelin hep birlikte bu üç projenin getirdikleri ile götürdüklerine birlikte göz atalım
Yavuz Sultan Selim Köprüsü; Maliyeti 3 milyar ($) Dolar
Osmangazi Köprüsü; Maliyeti 2 milyar 355 milyon ($) Dolar
Avrasya Tüneli; Maliyeti 1 milyar 200 milyon ($) Dolar
Bu maliyetlerin dünya piyasasıyla karşılaştırdığımız zaman çok daha şaşırtıcı olduğunu anlatmak amacıyla basit bir örnek verelim. Çin yaklaşık 100 milyon yolcu kapasiteli olan Pekin Daxing Havalimanı 12 Milyar Dolara yapılmışken bizim ilerisini göremediğimiz yeni İstanbul Hava Limanı 35 milyar Dolar maliyetli yani Çin’in yaptırdığının neredeyse 3 katı daha pahalı. Bu kısa örneği verdikten sonra biz asıl konumuza tekrar dönelim;
Yukarıda bahsetmiş olduğumuz bu üç proje ne kadar süreyle işletim hakkı özel firmalara verildi?
Yavuz S. Selim Köprüsü; 10 yıl 3 ay
Osmangazi Köprüsü; 22 yıl
Avrasya Tüneli; 24 yıl 5 ay
Burada diyebilirsiniz, ne sorun var adamlar yapmış işte, şimdi de işletecek. Ama kazın ayağı hiç de öyle değil değerli okuyucularım. Cebinden bir kuruş çıkmadığını iddia eden sayın hükümetimiz ve hükümetimizin başı olan sn. Erdoğan, bu projeler için “GEÇİŞ GARANTİSİ” vermiş bulunmaktadır maalesef, acı ama gerçek! Gelin hep birlikte vaat edilen günlük araç sayılarına ve gerçekleşen araç geçişlerine birlikte göz atalım:
Gerçekten de acı tablo ve vicdanen rahatsız olacağımız istatistikî bilgiler.
Yavuz S. Selim Köprüsü; İşletmeciye teminat verilen, günlük araç geçiş sayısı 135 bin, gerçekleşen günlük araç sayısı 38 bin! Neredeyse dörtte bir oranından daha az düzeyde.
Osmangazi Köprüsü; İşletmeciye teminat verilen, günlük araç geçişi sayısı 40 bin, gerçekleşen günlük araç sayısı 14 bin, yani üçte biri dolayında.
Avrasya tüneli; İşletmeciye teminat verilen, günlük araç geçişi sayısı 68 bin, gerçekleşen günlük araç sayısı 34 bin, yani yarısı kadar.
Gelelim can alıcı noktaya yukarıda bahsedilen istatistiki bilgiler ışığında yap-işlet-devret sözüm ona hizmetin, geçişler için belirtilen yolcu geçiş garantisinin kalan kısmını ki karşılayacak bu zarar kimin cebinden çıkacak. Elbette devletimiz, yani hazinemiz, yani biz karşılayacağız, bizim vergilerimizle karşılanacak. Hizmet bize zam üstüne zam olarak geri dönecek. Peki, hazinemizin yıllık ödeyeceği zarar ne kadar biliyor muyuz? 2 milyar 410 milyon dolar! Evet, yanlış duymadınız tamı tamına 2 milyar 410 milyon dolar. Farklı bir söylemle, her yıl bir Osmangazi Köprüsü maliyetinden daha fazla parayı devlet Yapan ve işleten şirketin cebine aktaracak hayırlı olsun vergiler ve zamlar bize. Ha şunu belirtelim bu paralar, işletme süresi boyunca devletimiz tarafından işleten firmaya, çatır çatır ödeme garantisi altında ve ödenecek. Peki tahmin edilen toplam Hazine zararı ne kadar? Yaklaşık 50 milyar dolar civarında.
Sonuç olarak, bu üç projenin toplam maliyeti 6 milyar 555 milyon dolar civarında. Bu köprüleri ve alt geçidi devlet yapsaydı, neresinden bakarsanız bakın ortalama 40 milyar dolardan fazla kar etmesi içten bile değildi. Peki bu paralar kimin cebinden çıktı? Devletin diyeceksiniz doğal olarak, hayır bizim cebimizden çıktı, çıkıyor, çıkacak. Çünkü devlet bu uçuk ve akıl ermez ödemeyi, bizden aldığı vergilerle ödedi, ödüyor, ve ödemeye devam edecek. Dolayısıyla değerli okuyucularım, birileri bizleri böyle işletiyor, işletti ve işletmeye devam edecek.