Her gün 12 Eylül kuşağından bir arkadaşımızın ölüm haberi ile sarsılıyoruz. Bir nesil acı-tatlı hatıraları ile göç edip gidiyor. Giderlerken beraberlerinde tarihimizin kendilerinde kalan parçalarını da alıp götürüyorlar.
Geçen hafta Habererk'ten bir arkadaşımız "Niçin Parçalandık?" diye bir yazı yazdı. O kadar ses getirdi ki herkesin yüreğinin aynı ateşle yandığını, 12 Eylül öncesinin -ölümüne dostluk,ölümüne arkadaşlık, ölümüme ülküdaşlığının- ne kadar özlendiğini bir defa daha müşahade ettik.
Aslında bu satırların yazarı da zaman zaman çok sert yazılar yazdı, çok gönülde kırık izler bıraktı. Yakından tanıyanlar bilir bunlar bir hareketi küçültme, zayıflatma, itibarsızlaştırma amacıyla yazılan yazılar değildi. Tam aksine olması gereken yerde olmayan bir hareket ve olması yerde olmayan arkadaşlarımızın durumuna bakarak kişisel bir isyanın neticesiydi.
Evet dostlar bir isyanım var, korkaklığa, vefasızlığa,zayıflığa, menfaatperestliğe, saygısızlığa, gençliğini verip hiç bir karşılık alamamışlığa isyanım var.
Elli yıllık bir hareketin elli metre yol alamayışına isyanım var.
İşsiz, güçsüz, parasız, pulsuz, izbelerde nerede arkadaşlarım diyerek ölüp giden arkadaşlarımızın yaşadıklarına, yaşayamadıklarına isyanım var.
Önüne geleni hain,satılmış, müsvedde, çıkarcı diye kodlayanlara isyanım var.
Şehit kanlarının siyasete meze yapılmasına isyanım var.
Sevdamızın üzerinden menfaatperestlerin saltanat arabalarını geçirenlere, inançlarımız üzerinde dans edenlere isyanım var.
Başarısızlığa, tembelliğe,ahlak düşüklüğüne isyanım var.
Ülkücüleri sadece kavgada, vatan savunmasında hatırlayıp sonra sırtını dönüp gidenlere isyanım var.
Gençliğini, hayatını,sağlığını,anasını,babasını,kardeşini, eşini, çocuğunu verdiği halde hala ülkücü sayılmamaya isyanım var.
Hiç bir fedakarlık yapmadıkları halde kendini ona buna ülkücülük payesi verme mevkiinde görenlere isyanım var.
Bir çift güzel söze, bir tebessüme, bir okşamaya,bir küçük sevgiye, bir minik saygıya layık görülmemeye isyanım var.
Kavgada toz olup,sofrada en başta oturanlara isyanım var.
Çok şey mi istiyorum, çok şey mi istiyor bizim yaralı kuşağımız. Bir avuç taş medreseliyi taşıyamadı bu hareket. Biraz öne çıkan hain, biraz yetenekli olan satılmış oldu. Hareketin içinde dolaşan namahrem elleri teşhis edenler ise ajan.
Kim ister gönüldaşını kırmayı, asıl kırılan biziz. Hep alanlar kırılmaktan bahsetmesin. Mukaddes bir mücadeleyi kadehlere doldurup zevk sarhoşu olanlar -ülküdaşlık hukukundan- söz edemezler, etmeye de hakları yoktur. Ezelden ebede uzanan kutsal bir dava bugün çıkarcıların kadehinde dudak dudak geziyorsa her şeyini verip kendine hiç bir şey bırakmayanların küçük bir isyana hakları olmasın mı?
İsyanım var dostlar, vefasızlığa, nadanlığa, nobranlığa, Allah ve Resulü davası ile hırslarının,çıkarlarının üstünü örtenlere...
İsyanım ülkü veya ülkücülere değildir, onu sömürenleredir...