Terörist başı Öcalan’ın çağrısı, PKK’nın silah bırakması ve örgütün feshedilmesi yönünde bir mesaj olarak sunuldu. Türkiye’de bu çağrı farklı kesimler tarafından değerlendirilirken, esas dikkat çekici olan gelişmeler dün ve bugün Suriye’den ve ABD’den gelen açıklamalar oldu.

ABD’nin Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Brian Hughes, Öcalan’ın çağrısını “önemli bir gelişme” olarak nitelendirdi ve bu sürecin “ABD’nin IŞİD’le mücadeledeki ortakları konusunda Türkiye’yi yatıştıracağını” umduklarını söyledi. Yani, PKK tasfiye edilirken, SDG’nin meşruiyetini sağlamlaştırmayı hedefliyorlar.

ABD’nin bu açıklaması ne anlama geliyor?

ABD, PKK’yı feda ederek, SDG/YPG’yi sahada tutma stratejisini devreye sokuyor. Türkiye’ye, “PKK bitti, artık SDG’yi muhatap alın” mesajı veriliyor. Ancak PKK ve SDG’nin aynı yapı olduğu gerçeği göz ardı ediliyor.

Bu oyunun bir diğer kanıtı, PKK/YPG’nin Suriye’deki terör elebaşı Mazlum Abdi’nin (Mazlum Kobani) açıklamaları.

Mazlum Abdi, Öcalan’ın çağrısını “PKK’ya yönelikti, bizimle ilgisi yok” diyerek yorumladı. Açıkça ifade ediyor ki, PKK silah bıraksa bile YPG/SDG mücadeleye devam edecek. Dahası, Suriye/Rakka’da örgüt mensuplarının silah bırakmama kararını havaya ateş açarak kutlaması, bu sürecin bir taktik olduğunu gösteriyor.

ABD ve YPG ne yapmaya çalışıyor?

Bu açıklamalar, Türkiye’yi oyalama ve Suriye’deki PKK yapılanmasını koruma operasyonudur. Türkiye’de “PKK bitti” algısı oluşturulurken, Suriye’deki uzantısı devletleşme yolunda ilerlemeye devam ediyor.

Şimdi sorulması gereken soru şu:

Öcalan’ın çağrısı gerçekten terör örgütü PKK’nın bitişi mi, yoksa örgütün yeni bir aşamaya geçişinin başlangıcı mı?

PKK sahneden çekilirken, YPG/SDG ABD’nin garantörlüğünde yoluna devam mı edecek?

Türkiye, “PKK gitti, SDG kaldı” aldatmacasına nasıl karşılık verecek?

Bu gelişmeler, aslında bir terör örgütünün tasfiyesi değil, yeniden yapılandırılması sürecidir. Türkiye olarak, bu oyunu doğru okuyamaz ve gerekli hamleleri yapamazsak, PKK’nın yeni adıyla, yeni kimliğiyle Suriye’de güç kazandığı bir döneme girebiliriz.

Gerçek şu: PKK isim değiştiriyor, strateji değiştiriyor ama asla gerçekten silah bırakmıyor. Türkiye’nin, bu sahte barış sürecine kanmadan, YPG/SDG yapılanmasını uluslararası arenada terör örgütü olarak tanıtacak bir karşı hamleye ihtiyacı var. Aksi takdirde, birkaç yıl içinde Türkiye’nin güneyinde ABD destekli, PKK’nın başka bir adla yönettiği bir yapı ortaya çıkacak.

Bu süreç, PKK’nın tasfiyesi değil, Suriye’ye taşınması sürecidir. Türkiye olarak bu oyunu görmeli ve kendi stratejimizi yeniden belirlemelidir.