Bu üslup savaş çıkarır. 16 Nisan'da AB ile masaya oturacağız, bu devran böyle gitmez, deniliyor. Niçin 16 Nisan'dan sonra,pekala bugün de AB ile oturup konuşulabilir. Buna engel olan ne yasal bir düzenleme, ne de siyasi bir mani var. Ama 16 Nisan'dan sonra, denilerek mevcut sistemin ellerini kollarını bağladığına dair bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. Sn. CB bu yetkilerle bir gecede yüzde 50 oy almış bir Başbakan'ı görevden aldı. AB ile konuşmanın önünde hangi engel var?
Aslında, -AB - ile oluşturulan gerilimin arkasında evet çıkması halinde 16 Nisan'dan sonrasının Türkiye'sinin ipuçları var. Almanya veya Hollanda'nın özel olarak AKP'ye yönelik bir tavrı yok. Çünkü, Hollanda'da toplantı yapmak isteyen -hayırcı- on ülkü ocağı başkanına da izin verilmedi. İktidar Avrupa ile ipleri bilerek geriyor. Bunun nedeni bir, AB bizi istemiyor propagandası üzerinden Batı istemediğine göre iktidar doğru yolda algısı yaratmak,iki. evet çıkması halinde 16 Nisan'dan sonra AB ile yolları ayırarak,Türkiye'yi Batı'dan koparmak.
Bir kaç aydır Cumhurbaşkanı her fırsatta idam cezasının geri getirilmesine yönelik konuşmalar yapıyor. Toplantılarda -özel olarak-ayarlanmış izlenimi veren gruplara -idam isteriz- sloganı attırılıyor. Bahçeli gibi Apo'nun idamını durdurmuş , çözüm yeteneği sınırlı bir politikacı idam nutukları atıyor. Türkiye yeniden İdam cezasına dönerse, sonuçları sadece iç politika ile sınırlı olmayacaktır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin üzerine çekince konulmayacak maddelerinden birini idam cezası teşkil ediyor. İdamı getirmek demek -sözleşmenin -tarafı olmaktan vaz geçmek demek.Bu da aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile de ilişkiyi kesmek anlamına geliyor.
Almanya,Hollanda ve AB ile yapay olarak oluşturulan gerilime bir de bu gözle bakmakta fayda var. Tek adam düzeninin arızasız yürümesi ancak hiç bir hukuki denetime tabi olmamakla mümkün. Batı karşıtı nutuklarla şimdiden bunun zemini oluşturuluyor. Referandumdan evet sonucu çıkarsa Türkiye sadece demokrasiye veda etmeyecek,Batı ile yollarını da ayırmış olacak...
BAŞKANLIK DÜZENİ Mİ SURİYELEŞME Mİ?
Başbakan Binali Yıldırım bir çok defa -tek adam- düzenine geçtiğimizi söyledi. Projenin sahibi bunu dedikten sonra, hayır, bu tek adam düzeni değildir demenin anlamı yok.Referanduma sunulan anayasa değişikliğinin benzerini başkanlık sistemlerinde bulabilmek mümkün değil. Mesela, hiç bir Başkanlık sisteminde Başkan'ın meclisi fesh etme yetkisi yoktur. Bu yetki Başkan'ın elinde oldukça o meclis o Başkanın elinde rehin olur,asla Yasama'nın bağımsızlığından söz edilemez. Başkan'ın meclisi fesh etme yetkisi sadece diktatörlüklerle, tek adam düzenlerinde var. Sözgelimi Suriye Anayasasının 107/1 maddesi şöyledir:"CB gerekçelerini gösterdiği bir kararla parlamentoyu feshedebilir.Seçimler fesih tarihinden itibaren 90 gün içinde yapılır."
Başkanlık sistemlerinde Başkan Yardımcısı da halk tarafından seçilir. Başkanın ölmesi,görev yapamaz hale gelmesi halinde yerine halkın seçtiği başkan yardımcısı geçer. Tek adam düzenlerinde ise bu yetki Başkan'a verilir,mesela Suriye Anayasasının atamalarla ilgili 95. maddesinde,"CB bir veya birden fazla Başkan yardımcısını atar," denilmektedir. Referanduma sunulan düzenlemede de Başkan yardımcılarını atama yetkisi Cumhurbaşkanına verilmiştir.
Başkanlık sistemlerinde önemli atamaların tamamı meclis veya varsa Senato'nun denetiminden geçer. Senato'nun onay vermediği yüksek memurların hiç biri atanamaz. Suriye Anayasası da, Referanduma sunulan Türkiye düzenlemesi de meclis denetimini kabul etmemiş,Başkan'a doğrudan atama yetkisi vermiştir. Suriye Anayasasının 109. maddesi şöyledir: "CB kanunlara uygun bir şekilde sivil ve askeri memurları atar ve görevlerine son verir."
Bu örnekler çoğaltılabilir. Başkanlık sistemleri ile tek adam sistemlerini birbirinden ayıran en önemli özellik, Başkanlık sistemlerinde Başkan'ın tasarruflarının Meclis, Senato veya Yargı tarafından denetlenebilir olması,tek adam düzenlerinde ise asla böyle bir sınırlamanın bulunmamasıdır. Dikkatle irdelendiği zaman yapılan değişikliklerin Başkanlık sistemi ile alakasının bulunmadığı, değiştirilen maddelerin Suriye,Irak,Libya gibi ülkelerin Anayasalarından alındığı görülmektedir. Sistem, bu ülkeleri ne kadar güçlü ve mutlu etmişse bizi de o kadar güçlü ve mutlu edecektir. Örnek gösterilen maddelere başkanlık sistemi ile yönetilen ABD,Şili,Arjantin,Brezilya,Meksika,Güney Kore, Venezuella gibi ülkelerden tek bir örnek gösterilemez. Bu ülkelerin hiç birinde Başkan meclisi fesh edemez, doğrudan atama yapamaz,mutlak bir iktidar odağı olamaz. Referandumda biz aslında başkanlık sistemi ile parlamenter sistem arasında bir tercih yapmayacağız. Tek adam düzeni yahut Suriye Anayasasının bir benzeri ile demokrasi arasında bir tercih yapacağız. Her millet neye layıksa ona göre yönetilir. Sonuçları, milletin neye layık olduğu belirleyecektir.