Milliyetçiliği parti hudutlarına hapsetmediği için Meral Akşener'i kutluyorum. “Onun sahibi millettir diyerek” parti vesayetinin milliyetçiliğe vurduğu darbeyi bu söylemi ile bir tokatta alaşağı etti.
Gerçekten de bugün milliyetçiliğin en büyük zaaflarından biri budur, onu bir parti hudutlarına hapsetmek, hem millete mal olmasını engellemiş, hem de ufkunu onu hapsedenlerin ufkuyla sınırlamıştır.
Evet, geçen yazımızda Bahçeli'den Akşener'e verdiği destekten bahsetmiştik.
Şimdi başka bir pencereden, İYİ Parti ve Meral Akşener’in git gide yok olmakta olan Türkiye Cumhuriyeti hukuk devleti ve demokrasi anlayışımıza bir katkı verip vermediğidir?
Temmuz 2015'ten beri Türkiye özel şartlarda yönetilmeye çalışılan zaman zaman demokrasi ile çelişen bir yönetim anlayışı ile yönetildiği aşikâr.
Türkiye kolay şeyler yaşamadı kolay şeyler atlatmadı, işte bu yüzden olağan üstü hal kanunu çıkartıldı ve sistem değiştirilerek sınırsız güce sahip adı “Cumhurbaşkanlığı sistemi” konarak bugünlere getirildi.
Özellikle son bir yıldır Türkiye'nin normalleşme kulvarına yavaş yavaş da olsa girmesine katkı veren siyasi partilerin başında İYİ Partidir diyebiliriz.
Korkusuzca muhalefet anlayışı siyaseti millete indirme, bu vesile ile siyasi rekabet kızışınca, ister istemez iktidar keyfiyetlerden taviz vermek zorunda kaldı.
Hatta başka muhalefet partilerinin kurulmasına cesaret veren anlayışında önünü açan da İYİ Parti oldu diyebiliriz.
Her zaman olduğu gibi yazılarımızda bizim penceremizden gözüken iyi ve kötüleri yazmaya devam edeceğiz.
Esasında Türk milliyetçiliğini bir partiye hapsetmeme meselesi geçmişe dayalı geçmişte ciddi fikri kavgaları olan bir meseledir.
Meral Akşener bunu sadece bize hatırlatıp gündeme getirmiştir.
Türk milliyetçiliğini bir partiye hapsetme konusunda rahmetli Nihal Atsız ile Alpaslan Türkeş arasında anlaşmazlık olarak da görebilirdik.
Atsız ile Alpaslan Türkeş'in temel ayrılık sebebi bu idi. Hatta Devlet Bahçeli'nin Türkeş’siz Milliyetçilik mevzusu da biraz buna dayanır.
Konuyla direk ilgili olmasa da siyasetle ilgisi olan bir mevzuda karizmatik liderlerin fikri gelişmelere değişime ciddi engel olduğudur. Karizmatik lider ne isterse o olur, fikri istikameti belirleyen fikrin açılım sınırlarını çizen de fikirden çok karizmatik liderlere bakan topluluklar tarafından kabul görür.
Dünyada milliyetçilik akımı şehirleşme, kentlilik üzerinden yükselmiştir. Ancak bizim gibi ülkelerde nedense daha çok taşrada ve hamaset sloganla yol almaya çalışan bir fikir akımına dönüşmüştür. Aksiyon olmak yerine reaksiyon olarak kullanılan bir fikir akımına evrilmeye yönetilmeye şahit olduk.