Türk Milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin içeriden ve dışarıdan top yekün bir saldırı altında olduğundan hiç bir şüphemiz yok!
Bu saldırılar hangi araçlar kullanılarak yapılıyor? Sorusunun cevabı bizler tarafından çok iyi bilinmelidir.
Bunlardan biri de "algı yaratmak"tır...
Yani istenilen, sizi algılar yaratmak suretiyle etkisizleştirmek hatta kendi ölümünüzün bile sizin için hayırlı olduğuna yine sizi inandırmaktır.
Bahsettiğimiz algılar nasıl ve kimler tarafından yaratılıyor?
İnsanlarımız derin feraset sahibidir ama pek okumadığı ve araştırmadığı için bilgiden yoksundur. Biraz da kolaycılığımız vardır. "Particilik hastalığı" sebebiyle olayları derinden izlemez ve parti başkanlarının sözlerine bakarız. Şeytan icadı (!) televizyonlar da yaşamımız üzerinde etkilidir. Bir de samimiyetine inandığımız köşe yazarlarına adeta tapınırız... Ayrıca devletimize çok bağlı olduğumuzdan devlet görevlilerinin bir memur olduğunu unutup onların söylediklerini adeta bir ilahi emir gibi telakki ederiz.
Bunu bizler biliyoruz da, Türk Milletine saldıranlar bilmiyor mu?
Bu zafiyetlerimizi bilenler yukarıda saydığımız hususları kendi amaçları doğrultusunda kullanarak, bizi yarattıkları algılarla ölüme mahkum etmeye çalışıyorlar.
Türk Milleti; ama yazılı basın ama televizyonlar eliyle binlerce kişinin katili bölücü başının İmralı'dan çıkarılmasına ve Anayasa yolu ile hükümranlık haklarının yok edilmesine razı edilmeye çalışılıyor... Türkiye'ye övgüler yağdıran Trump bile devrede!
Partilerin ezici çoğunluğu da bu algı aldatmacısının içinde... Onlarda Türk vatandaşlarını bu konuda ikna etmeye çalışıyor.
İşin birde din istismarcılığı boyutu var. Tarikatlar, cemaatler ve diyanet görevlileri de her zaman olduğu gibi aynı düdüğü çalıyor.
Devlet görevlilerinden de benzer sözleri duyuyoruz. "Sen devlet görevlilerinden daha iyi mi, bileceksin" diye propaganda yürüyor. Evet ben devlet görevlilerinden daha iyi bilirim. Onlar memur, aldıkları emri yerine getiriyorlar.
Ben ise Türk Milletinin fedaisiyim!
Yani algı yaratmak için sizin anlayacağınız büyük bir propaganda yürüyor.
İktidar döneminin büyük sermayedarlarından biri ile tanışırız. Yirmibeş yıl önce evinde televizyon olmadığını ve ailece eve televizyon sokmadıklarını gururla anlatmıştı. Ama şimdi en az bir televizyon kuruluşunun ve büyük bir medyanın patronu! Televizyona şeytan icadı de ama işine gelince televizyon yayınları yapan şirketin olsun. Kimin için yaptı bunu? Tabiki çok sevdiği bizler için! Bu arkadaş sahibi olduğu yayın kuruluşlarında her gün Apo'nun ininden çıkması ve bölücülere haklar tanınması gerektiğini anlattırıyor.
Biz bu "algı tuzağı"nı görmek ve onu yenmek zorundayız.
Unutmayın, Allah'ın Kuran'da ilk emri "oku"dur. Yine milli şair İstiklal Marşı'na "Korkma" diye başlıyor... Okuyacağız, takip edeceğiz, Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti devleti ile uğraşanları "Korkma"dan def edeceğiz.
Onlar başımıza "hayali algılar" ile bir çorap örmeye çalışıyorlar ise bizlerde onların yaratmaya çalıştığı bu algıları yeneceğiz.
Burada görev her bir Türk vatandaşına düşüyor. Yurt sathında milletin ve devletin canına kast edenlerin oyunlarını bozmak için bıkmadan yorulmadan var gücümüzle mücadele edeceğiz.
Hadi gelin Türk Milletini algılarla esir etmek isteyenlerin oyunlarını ters yüz edelim... Türkiye'yi içimizdeki haysiyetsizlere yem etmeyelim!