Hangi toplumlarda olursanız olun bilgi ve yetenek daima yenilmezdir.
Hangi toplumlarda olursanız olun bilgi ve yetenek daima yenilmezdir.
Bu ikisini kuşanmış kişi, koşullar ne olursa olsun her cephede galip gelir.
Bazıları için toplum içinde var olmak, kabul görmek, kimliğini en doğru biçimde ortaya koymak, saygı bulmak için en iyi yoldu İYİ GİYİNMEK.
Çünkü üste başa bakarak, insan yerine konulan bir gelenekten geliyordu insanlık, adım adım insanlığından, kendisi olmaktan uzaklaştırılarak.
"Moda" dediğimiz olgu, içtekini dışa yansıtabilmek için araç olduğundan bu yana, insanlar kestirmeden kimliklerini sunmak için birbirleriyle yarışır oldular.
Kimliği beğenilen biri gibi giyinmek, görünmek, sürüler halinde birbirini taklit etmek, kişiyi keşfetmesi gereken kendi özünden uzaklaştırırken kalabalıklara yaklaştırmıştı.
Başkasının beğenisini almak, daha anlamlı hale getirilirken aslında hayatın içi boşaltılıyor, yaşam anlamsızlaştırılıyordu.
Moda dünyasının yaratılma amacı, bence toplumun refahı ya da gelişmişliği değil, kişinin öz saygısını yok etmekti.
Bırakın, kimsenin sizinle ilgili ne düşündüğünü önemsemeyin!
Belki kıyafetinizle, dış görünümünüzle karşılanırsınız ama kesinlikle kişiliğinizle uğurlanırsınız.
Kendinizi eğitmeye, toplumun ihtiyaç ve eğilimlerine karşı mücadele edecek bilgi donanımına sahip olmaya, yaşamın getirdiklerini yapmaya hazır olsanız sadece dışınızı değil, içinizi de güzelleştirseniz çok iyi edersiniz.
Çünkü tüm toplumlarda, insanların çoğu bunu yapamadıkları için, sosyal adaletsizlik, yargının kayıtsızlığı, kurumsal ve siyasal yozlaşma, ırkçılık, açgözlülük, çıkarcılık gibi kavramlar almış yürümüş, etik değerler ya umursanmıyor ya da geçerliliğini yitirmiş.
"Bilgiyle dirilenler ölmez" demiş Hz. Ali.
"Oku" demiş ilk emir.
"Kalbin en büyük kerem sahibidir.
Şüphesiz sana okumayı emreden sana hakimiyet, hizmet ettirme, emir altına alma, yönetme gücü de vermiştir.
Bu düşünen ibret alan için ne büyük vergidir."
Eğer siz nereye gideceğinizi bilmezseniz, başkaları size gideceğiniz yolu gösterir.
Bunun içinde kendinizi iyi tanımalı ve kendinize sık sık sormalısınız.
Kimin için yaşıyorum ben ya da kimin hayatını yaşıyorum?
Kim ve ne için, ne yapabilirim, ne kadar ileri gidebilirim?
Para konusunda mı iyiyim yoksa insanlar ve insanlara yardım konusunda mı iyiyim?
Ben değer verdiğim insanları etik değerlerimi korumak için ne yapabilirim ne kadar ileri gidebilirim?
Hayallerimi gerçekleştirmek için nelerden vazgeçebilirim?
Sınırlarım nelerdir?
Bunları kendinize sorun, başkası olmaya çalışmayın ve kendiniz olun.
Hele bir moda ikonu olmaya asla çalışmayın.
Gerçek olan tek şey gerekli bilgi donanımına sahip olmak, çok çalışmak, asla pes etmemek, yeteneklerinizi geliştirmek, cesur, kararlı ve dürüst olmaktır.
Eğitim sistemimiz ve okullar, düşünen, araştıran, soran, sorgulayan özgüven sahibi, empati kurabilen, etik değerlerine sahip bireyler yetiştirmeli, ezberciler değil.
Bilgi beraberinde gücü, barış, uzlaşma ve hoşgörüyü de getirir.
Ancak bilgi yoluyla, insan insanı bozmadan, yok etmeden iyileştirebilir.
Az bilgi, yıkmaya, yok etmeye yönelir.
Az bilgili toplumlarda, cehalet ve hırs aklın önüne geçer.
Öfke, hırs, kin, iftira, yaygara tüm kötü niyetler hepimizden uzak olsun.
Birbirimize karşı nazik, iyi niyetli, hoşgörülü ve affedici olalım
Francis Bacon diyor ki "bilgiyi ve gücü başka kimseler üzerinde üstünlük, kâr, şöhret ve bunun gibi aşağılık şeyler için değil, yaşamda bilgiyi ondan yararlanmak ve toplum yararına kullanmak üzere arayın"
Bir yerde okumuştum;
"Afrika'da her sabah bir aslan uyanır, en hızlı koşan aslandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir yoksa öldürülür."
"Afrika'da her sabah bir aslan uyanır ve en hızlı koşan ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir yoksa açlıktan ölür"
Aslan ya da ceylan olmanız fark etmez, Güneş doğduğunda herkesten hızlı koşsanız iyi olur.