1915 yılı mart ayının ilk günleri...
Çanakkale Boğazı Müstahkem Mevkii Komutanı Kurmay Albay Cevat Bey, bir gece rüyâsında, denize bakmasını söyleyen bir ses duydu. Deniz üzerinde, kef ve vav harfleri parlıyordu. Cevat bey, bu rüyâya bir anlam veremedi.
O günlerde ciğerpâresi Bedîle'nin mezarını ziyâret etmek istedi. Dokuz yıl evvel 16 yaşında veremden ölen Bedîle, Kilidbahir köyünün tepeliğinde bulunan Câhidî Sultan Türbesi’nin hazîresinde medfundu.
Ahmed Câhidî Sultan, 17. asrın mutasavvıflarındandır. Edirne’de doğmuş, daha sonra Kilidbahir’e yerleşmişti. Rivâyete göre 4. Mehmed Han, Ahmed Efendi’nin sohbetini çok beğenince “sultan” ünvânını vermişti. Çanakkale halkı, bu ünvânı çok benimsemiş; seccâdeyle denizi geçtiğine inandığı velîye, kısaca “Câhidî Sultan” demişti.
Cevat Bey, kızının mezarına vardığında rüyâsındaki sesi tekrar duydu. Ses, mayınları denize döşemesini söylüyordu. Cevat Bey, korku ve şaşkınlık içerisinde iken Câhidî Sultan kendisine görünüb derdini sordu. Cevat Bey, rüyâyı ve sesi anlatınca vav ve kef harflerinin ebcet ile 26 ettiğini; ellerindeki 26 mayını denize bırakmalarını söyleyip kayboldu.
Cevat Bey, karargâha döndüğünde depoda Türk yapımı 26 mayın olduğunu öğrendi. Hemen Nusret Mayın Gemisi Komutanı Tophâneli Yüzbaşı Hakkı ve Yüzbaşı Hâfız Nazmi Beyle bir plan yaptı. 17 Mart gecesi, (veya daha evvel) Nusret mayın gemisi, sessizce denize açıldı. 26 mayın, Kumbağı Burnu ile Soğanlıdere arasına, Boğaz'a paralel olarak döküldü. Yüzbaşı Hakkı Bey, kalbinden rahatsız olmasına rağmen vazifeyi yapmakda ısrar etmişti. Nusret, işini bitirip dönerken düşman projektörleriyle karşılaşma riski meydana geldi. Aynı anda Türk bataryalarından tutulan bir projektör imdada yetişince bu tehlike atlatıldı. Ancak, Tophâneli Yüzbaşı Hakkı Bey'in vatan aşkıyla çarpan yorgun kalbi, bu heyecana daha fazla dayanamadı. Belki de Cevat Bey'e görünen ilâhî işaretler, ona da göründü ve kalbi, zaferin heyecanına yenik düştü.
18 Mart sabahında zafer sarhoşluğuyla saldıran haçlı donanması, şehid Yüzbaşı Hakkı Bey'in duâlarla döşediği mukaddes mayınlara çarparak neye uğradığını şaşırdı. Târihinde hiç yenilgi almamış olan İngiliz donanmasının Ocean ve İrresistible adlı zırhlıları, Fransızların ise Bouvet zırhlısı battı.
Ocean zırhlısının batmasında mayınların yanı sıra Seyid Onbaşı'nın da büyük payı vardır. Seyit Ali, o sırada Rumeli Mecîdiye Tabyası'nda görevliydi. Topun vinci arızalanınca 275 kiloluk mermileri "Ya Allah!" diye sırtlayıp topa yerleştirdi. Üçüncü atışta Ocean, bir hayli zarar gördü ve arkasından mayına çarparak battı. Zaferden sonra paşa olan Cevat Bey, Seyid Ali'ye onbaşı rütbesini verdi. Seyid Onbaşı'dan, fotoğraf çektirmek için mermiyi tekrar kaldırması istendiyse de yapamadı. Yine savaş olursa yapabileceğini söyledi. Bunun üzerine, tahtadan mermiyle fotoğrafı çekildi.
18 Mart Çanakkale Deniz Savaşı, velîsi, komutanı, subayı ve eriyle böyle kazanıldı.
Cevat Bey’in rüyâsına binâen 26 mayının döşenmesine, “menkıbe bunlar!” diye burun kıvıranlar var.
Bâzen bir menkıbe, bir sürü târihçinin anlatmak istediğini, tek başına anlatır.
18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi, 104. kez kutlu olsun!