Partilerin bölünme sebebinin sosyolojik analizini yaptığımızda önümüze çok farklı şeyler çıkıyor. Bugünkü tecrübem ve aklım olsaydı...
Partilerin bölünme sebebinin sosyolojik analizini yaptığımızda önümüze çok farklı şeyler çıkıyor. Bugünkü tecrübem ve aklım olsaydı; MHP’den ayrımaların başladığı süreçten bugüne kadar bütün ayrılıklara karşı çıkardım, bunun sebebini anlamadan karşı çıkmayın…
Sebebini anlatıyorum;
Türkiye’de demokrasinin ve hukuk anlayışının istediğimiz seviyeye gelmemesinin en önemli sebeplerinden biri partilerin kontrol altında tutuluyor olmasıdır. Parti içi itiraz ve sorgulamalar arttıkça bunu yapanların tasfiyesi için suni gerilim yaratılmasıdır; Sanki daha orijinal ve daha iyisi kurulmuşçasına sahte yapılanmaları devreye sokarak seçmen üzerinde tesir sahibi olacak insanları yalnızlaştırarak tüketiyorlar.
Bu açıdan yeni partiler küçük kalmaya mahkum ediliyor. Yeni partilerin (istisnalar hariç) aynı amaca hizmet ettiği, yani antidemokratik uygulamalar ve kurdukları oligarşik anlayış devam ediyor. Bu anlayıştakiler partiyi kolay kontrol edebilecekleri bir aygıt haline getiriyorlar.
Bunun en çarpıcı örneklerinden biri MHP’den ayrılarak kurulan Büyük Birlik Partisi’dir. 26 yıl aradan sonra ayrıldığı MHP ile birlikte nizamın devamı için ittifak yapmaları bile bu ayrılıkların bitmesine vesile olamıyor işte çıkar gruplarının küçük olsun benim olsun oligarşik anlayışına dramatik bir örnektir Büyük Birlik Partisi!
Bunu başka partilerde de görebilirsiniz, önce kuruluyor sonra pazarlıklarla başka bir partiye katılıyor veya kendini feshederek anlaşmalar sonucu karşı çıktığı muhalefet yaptığı partinin en sert savunucusu haline gelebiliyor. Örnek mi? Süleyman Soylu ve Has Parti Genel Başkanı Numan kurtulmuş. Böyle birçok örnek verebiliriz… İşte bu yüzden ayrılmak yerine parti içinde mücadele demokratik mesafe almaya daha uygun bir tavır olur düşüncesindeyim. Türkiye’de siyasetin en büyük sorunu siyasetin devletleştirilmesinden kaynaklanan sivilleşememedir!
Bu nedenle Türkiye’de hiçbir şeyimiz doğru gitmiyor seçmen, çıkar gruplarına mahkum ediliyor. Hangi parti gelirse gelsin, hangisi kaybederse kaybetsin hiç fark etmiyor. Sonuç: yolsuzluk ve talan. Antidemokratik uygulamalar, hukuka müdahaleler, aklama paklama işleri… O yüzden Türkiye’de en güvenilmez kurum siyaset kurumudur!
Siyasi partilerde yapılanmalara bir bakın: Sık sık yönetimler ve kadrolar değişir, bu değişimin hızına kimse yetişemez. Bunun sebebi kurulurken makyevelist ve pragmatist stratejilerden oluşan yapılanmalardır. Önce sizi alırlar kullanırlar sonra oluşturdukları trol ordularıyla yalnızlaştırma operasyonuyla bir kenara koyarlar. Siyasi partileri eleştirmek, sorgulamak, genel başkanlarına herhangi bir şey söylemek sizi en kolay vatan haini ilan edecek unsurdur. Ne yazık ki alışkanlık haline getirilmiştir. Yaşamı, ekonomik harcamaları sorgulanamaz. Şeffaflıktan uzaktır.
Siyasi partilerin defterlerini inceleyin, iktidara geldiklerinde neler yapabileceklerini, nasıl yolsuzluklara ve talana karışabileceklerini çok kolay anlarsınız. Denetimsizlik en çok siyasi partilerde bulunur. Şeffaflıktan uzak olmak siyasi partilerin ortak özelliğidir.
Bu planlanmış ve provoke edilmiş tahrik sonucu yapılan ayrılıklar da dava adamlarından kurtulmanın başka bir yolu olmuştur. Her siyasi partide akıllı olur, parti tüzüğüne aykırı bir şey yapmazsanız sizi partiden kolay kolay hukuka saygısı olan bir anlayış kovamaz, ihraç edemez ama sizi umutsuzluğa mahkûm ettiklerinde bu vesileyle haksızlığa karşı çıkabilecek ehliyet ve tecrübe sahibi, liyakat sahibi dava insanlarını küstürüp gönderdiklerinde aslında erk sahipleri kurtulmuş olur. Kısacası ayrılmaların bölünmelerin tek fayda getirdiği yer Jakoben parti genel merkezleridir.