Ülkemizin büyük bir kesimini etkileyen deprem felaketi sonrasında çok sayıda insan gerek deprem korkusu gerekse de olumsuz haberler nedeniyle kaygı ve üzüntüye bağlı uyku problemi yaşamaktadır.
Üstelik değişen yaşam koşulları ve sürekli doğal olmayan ışık kaynaklarına yoğun maruziyet (Televizyon, elektronik aletler, akıllı telefonlar vs) nedeniyle kronik uyku problemlerinin çağımızda çok yaygın görülmesi de diğer bir olumsuzluktur.
Halbuki uyku, yaşam için gerekli olan ve normalde yaşamımızın üçte birini kaplayan, fiziksel, zihinsel ve duygusal sağlık ve yenilenmiş bir şekilde güne başlayabilmek için temel rol oynayan aktif bir fizyolojik süreçtir. Özellikle yaşanan COVID sürecinde uykunun bağışıklık sistemimiz için de önemi daha iyi anlaşıldı.
Bağışıklık sistemi yaraları iyileştirmenin yanı sıra enfeksiyonlara, kanser dâhil kronik ve yaşamı tehdit eden hastalıklara karşı korunmak için hayati öneme sahiptir.
Uyku sırasında gün içindeki aktivasyonlar için harcadığımız enerjinin bir kısmı bağışıklık sisteminin faaliyetlerine aktarılır ve bağışıklık için gerekli faktörlerin üretimi teşvik edilip vücudun bu faktörlere karşı duyarlılığı artar. Uykuda bağışıklık sistemi adeta enfeksiyonlarla mücadele için silah depolamaktadır. Bu işlemin gündüz yapılmasının sağlığımız için olumsuz etkileri olabilmektedir. Bağışıklık sisteminin kullandığı sitokin denilen aynı zamanda hücrelerin birbiri ile iletişimini sağlayan ve mikroplarla mücadeleyi kızıştıran bu protein yapıda silahların olumsuz etkilerini sınırlandırmak için uykuda melatonin salınımı pik yapar.
Uykunun beynin öğrenme ve hafıza pekiştirmesine yardımcı olduğu gibi bağışıklık hafızasını da güçlendirdiği öne sürülüyor. Uyku sırasında bağışıklık sistemi bileşenlerinin etkileşimi, tehlikeli antijenleri nasıl tanıyacağını ve bunlara nasıl tepki vereceğini hatırlama yeteneği güçlenir. Yeterince uyumadığınız dönemlerde enfeksiyonla savaşan antikorlar ve savunma hücreleri azalır. Deneysel çalışmalarda yetersiz uykunun aşı sonrası antikor oluşumunu %50 oranında azalttığı ve viral enfeksiyonlara yatkınlık oluşturduğu gözlenmiştir. Yedi saatten az uyuyan insanlar neredeyse 3 kat daha fazla rhinovirüs (soğuk algınlığı) enfeksiyonuna yakalanırken gecede 5 saat veya daha az uyuyan kadınların neredeyse %70 daha fazla pnömoni geçirme riskine sahip olduğu görülmektedir.
Bağışıklık sisteminin bir görevi de kanserle mücadeledir. Tam uyku kısıtlaması yapılan kişilerde kanserle mücadelede çok önemli rolü olan doğal öldürücü hücrelerin (NK hücreler) sayısında belirgin azalma gözlenmesi ve toparlayıcı uyku sonrası bu hücrelerin normal seviyeye geri dönmesi, uykunun bedenin kanserle mücadelesinde ki önemini şiddetle vurgulamaktadır. Epidemiyolojik çalışmalarda bazı kanser tiplerinin (kalın bağırsak prostat meme) 6 saat ve altında uyuyan insanlarda daha sık görüldüğü bulunmuş bu ilişki öyle güçlüdür ki dünya sağlık örgütü uyku düzensizliğini muhtemel kanserojen olarak kabul etmektedir.
Bağışıklık sisteminizi güçlendirmek için ne kadar uykuya ihtiyacınız var? Çoğu yetişkin için en uygun uyku miktarı, her gece yedi ila sekiz saattir. Gençlerin dokuz ila 10 saat uykuya ihtiyacı vardır. Okul çağındaki çocukların daha fazla uykuya ihtiyacı olabilir.
Yaşanan süreçte ciddi anksiyete ve uyku sorunları yaşayanların mutlaka psikiyatrik destek almaları sağlıklı bir bağışıklık içinde gereklidir.
Hafif derede kaygı bozukluğuna bağlı uyku sorunu yaşayanlar gerginlik ve kaygıyı azaltıcı, uykuya dalmayı kolaylaştıran melatonin ve L-Theanin (yeşil çayda bulunan bir aminoasit) gibi son derece güvenli doğal destek ürünlerini tek başına veya birlikte yatmadan 30 dakika önce kullanabilirler