Filistin-İsrail çatışması, Büyük Ortadoğu Projesi'ni (BOP) hayata geçirerek Sevr Anlaşması'nı yeniden canlandırma amacı taşımaktadır. Bu çatışmanın ana aktörleri İngiliz istihbarat örgütü MI6, ABD istihbarat örgütü CIA ve İsrail istihbarat örgütü Mossad'dır. Bu üç örgüt, koordineli şekilde çalışmakta ve İsrail, çatışmaların sahadaki silahlı gücü olarak görev yapmaktadır. Beyin ise ABD'dir. ABD'nin zaman zaman İsrail'i frenlemeye yönelik açıklamaları, aslında uluslararası kamuoyunun tepkisini yatıştırmaya yönelik adımlardan ibarettir.
İngiltere, ABD ve İsrail'in hava sistemleri birbirine entegre durumdadır. Bu istihbarat örgütleri, "Hamas, İran, Hizbullah" gibi yapıların içine yerleştirdikleri kişiler ve dışarıdan topladıkları bilgilerle İsrail'e istihbarat sağlamaktadır. Bu bilgiler doğrultusunda İsrail, nokta atışı stratejisiyle Hizbullah’ın komite düzeyindeki liderlerinin çoğunu ve İran’ın önemli isimlerini öldürmüştür. İsrail, ayrıca İran’ın askeri yapısını, komuta kademesini, silah ve savaş gücünü test etmiş ve İran'la uzun süreli bir savaşı göze alabilecek konuma gelmiştir. İsrail, dünyanın en büyük silah teknolojisine ve nükleer güç de dahil olmak üzere her türlü silaha sahiptir.
Her ne kadar İsrail’in arkasında ABD olsa da, İran'la yapılacak bir savaşta kara gücü kullanma imkanına sahip değildir. Bu nedenle İsrail, hava gücüyle İran'ı zayıflatmayı hedeflemektedir. İran ise bu durumu bildiği halde, önemli isimlerinin öldürülmesine rağmen ciddi bir karşılık vermemiştir. ABD, İsrail ve İngiltere bu güçlü istihbarat ağlarıyla İslam ülkelerinde birçok sivil toplum örgütü kurarak bu örgütleri finanse etmekte ve kendi amaçlarına hizmet ettirmektedir. Bu yapıların içine sızarak hem bilgi toplamakta hem de bu örgütleri birbirine rakip hale getirerek ülkelerde iç karışıklık çıkarıp milli birlikleri zayıflatmaktadır.
Türkiye’deki birçok sivil toplum kuruluşu, kendi mensupları dahil, farkında olmadan dış güçlere hizmet etmekte ve milli bütünlüğü zayıflatmaktadır. Bu yapılar, vakıf, tarikat, yardım derneği veya sivil toplum kuruluşu adı altında faaliyet göstererek, milli bütünlüğümüze zarar vermektedir. Bu yapılar arasında en belirgin örnek FETÖ'dür.
İsrail, nokta atışı stratejileriyle Hizbullah’ın komite düzeyindeki büyük kısmını öldürdükten sonra Lübnan’a girmeyi planlamaktadır. Tüm bu çalışmaların amacı, Ortadoğu’daki petrolü ABD kontrolüne almak ve İsrail’in güvenliğini sağlamaktır. İran’dan sonra hedef Türkiye’dir. Kuzey Irak’ta kurulan Kürt devletinin benzerini Suriye’de de kurdurmayı planlayan ABD’nin hedefi, Sevr Anlaşması’nı yeniden gündeme getirmektir. Türkiye’de sağ-sol çatışması, Sünni-Alevi gerilimi ve PKK aracılığıyla Kürt-Türk çatışması çıkarılmak istenmiş, ancak başarılı olunamamıştır. 2003 yılında Meclis’ten geçen ikiz yasalar ve göçmen nüfusu kullanılarak Türkiye’nin bölünmesi hedeflenmektedir. ABD, bu göçmen nüfusunu kullanarak iç savaş çıkarıp, ikiz yasalar aracılığıyla ülkeyi bölmeyi ve BOP’u gerçekleştirmeyi, Sevr’i yeniden canlandırmayı planlamaktadır.