Hukuk nedir? Hukuku pek çokları bilmiyor.

Buna bazı hukukçuları da maalesef eklemek gerekiyor. Hukuk siyasallaşırsa, hukuk tarikat ve cemaatlerin emrine girerse; hukuk olmaktan çıkar, adaletin terazisi şaşar, vicdanları sızlatan bir baskı unsuruna dönüşür.

Hukuk fakültesinde öğretim görevlisi derse girer.  Öğrencilerden birini kaldırır ve adını sorar. Öğrenci “Metehan” diye cevap verir.

Öğretmen, kimsenin beklemediği bir şekilde:

Defol sınıftan, bir daha da benim dersime girme” der.

Sınıf şaşkınlık içindedir, neye uğradığı şaşıran Metehan’da şaşkınlıkla sınıfı terk eder.

Genç hukukçular ne olduğunu anlamak için beklemektedir hiç birinden ses çıkmaz.

Bu sessizlikle beraber hoca, yavaş yavaş sıralar arasında dolaşmaya başlar. Bütün öğrencileri şöyle biraz süzer. Bu arada öğrenciler, hoca ile göz temasından kaçınıyor.

Hoca kürsüye çıkar ve sorar:

Arkadaşlar yasalar ne için vardır?” der ve ders başlar.

Öğrencilerden pek çok yanıt gelmiş, bir öğrenci düzeni korumak, diğeri toplumda yaşayan bireylerin hak ve hürriyetini sağlamak için, öbürü yaşam haklarını idame ettirmek, bir başkası devlete güveni, o devletin saygın bir vatandaşı olduğunu göstermek için, bir diğeri her yerde hakkını yasalar çerçevesinde arayacağını bilmek ve devletin vatandaşına haklarını nasıl arayacağını göstermek için, bir başkası hukuk denen adaleti herkese eşit uygulamak için.

Hoca bir yere varmak ister ve sorar, başka:

Bir öğrenci de “Adalet” için diye cevap vermiş.

İşte aradığım yanıt bu dercesine “peki az önce arkadaşınıza adaletsiz davrandım mı?”

Koro halinde: “EVET Hocam”

Kapının açılması için işaret eder.

Kapı açılır ve dışarıdaki öğrencisini içeri alır. “Teşekkür ederim Metehan yerine geçebilirsin.”

Sınıf bunun bir senaryo olduğunu anlar. Pür dikkat hocaya yoğunlaşırlar.

Hoca noktayı koyar:

Bunun adalet olduğunu bildiniz ve şahit oldunuz da neden tepki göstermediniz, bir açıklama istemediniz, arkadaşınızın hakkını savunmadınız?

Hava buz keser, kimsede çıt yok. Hoca: “Bakın sevgili arkadaşlar, bu olaydan hepinizin çıkarması gereken bir öğüt, bir ders var, bunu size yüzlerce saat ders versem anlatamazdım” der ve son noktayı şöyle koyar.

Bir şahsa karşı yapılan haksızlık, herkese karşı yapılmış bir tehdit demektir.”

“Adaletsizliğe şahit olup göz yuman insanlar, haysiyet ve onurlarını kaybetmeye mahkumdur.”

Asla bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyetinde de olmayın. O yılan bir gün mutlaka sizi de sokacaktır.”

Hukukçu arkadaşlarım! Tarihe bakınca bunun yüzlerce örneği olmasına karşın; hâlâ adalet sağlanamıyor, vicdanlar kanıyor. 15 Temmuz savcısı Zekeriya Öz’ün durumunu da unutmayınız.