Eski genelkurmay başkanı İlker Başbuğ kendi cezaevi süreci için açıklamalar yaptı.
Şöyle ki TBMM’ye Ak Parti grup başkan vekilleri Mustafa Elitaş ve Bekir Bozdağ tarafından bir gece yarısı önerge yolu ile verilen ve hiç tartışılmadan 20 dakikada kanun haline gelen “Asker insanların askeriyede işledikleri suçların sivil mahkemede görülüp karara bağlanması” nın TBMM’ye Fetullah Gülen in talimatıyla getirildiği ve kendi cezaevi sürecinin Fetullah Gülen’in talimatı ile Ak Partili milletvekillerinin önergeyi kabul etmesi ile başladığını ve 2,5 yıl cezaevinde kaldığını iddaa ediyor.
Burada anlatılmaya çalışılan herkesin bildiği sır Ergenekon ve Balyoz sahte kumpas davalarındaki Ak Parti - FETÖ ortaklığının ifşa edilmesi çabasıdır.
Aslında konu ile ilgilenenler gayet yakından biliyor ki, zamanın başbakanı şimdinin cumhurbaşkanı “Ben Ergenekon ve Balyoz davalarının savcısıyım” sözünü kendi partisinin TV’lerde canlı yayınlanan gurup toplantısında söylemişti. Ardından bu sözünün gereği olarak Ergenekon ve Balyoz sahte kumpas davalarının özel yetkilendirilmiş savcısı Zekeriya Öz’e başbakanlığın zırhlı makam aracını tahsis etmişti (FETÖ’cü savcı Zekeriya Öz’ün 15 Temmuz sonrası yurt dışına kaçışına göz yumulduğu da medyada yer buldu)
Açık kanallarda bu kadar kuvvetli ve belirgin bir karine varken İlker Başbuğ’un bir kanun değişikliği ile bu birlikteliği izah etmeye çalışması Fetullah Gülen’in Ak Partinin tüm meclis gurubunda ve zamanın milletvekillerinin nezlindeki ağırlığını ve etkisini öne çıkarmak için gibi görünüyor.
İlker Başbuğ tabii nezaketli bir kişilik, Türk ordusunda orgeneralliğe kadar geçen görev sürelerini daha çok NATO’da Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde genelliklede İngiltere’de geçirmiş.
Emperyal devletlerin kullanan siyasetçileriyle sürekli muhataplık yaşadığından bizde de siyasi yöneticilerin millet ve devlet menfaatini öne alacağı zannı ile FETÖ’cü savcıların ordunun kozmik odaya girme isteğini zamanın başbakanına götürdüğü ve başbakanın olur vermesi ile FETÖ’cü savcıların kozmik odaya girdiği gene açık kaynaklarda yazıldı.
İlker Başbuğun söyledikleri doğrudur fakat daha ileri boyutta doğrularda vardır. Gene de bilinen bir hikayeyi gündeme taşıması dersler çıkarmak ve unutmamak açısından faydalıdır.
İlker Başbuğ bir “Evladı Fatih an”dır fakat aynı zamanda bir “tatlı su Milliyetçisi”dir
Dikkatle takip edildiğinde milli bakışının biraz sığ kaldığı ideolojik bir kaviliğinin olmadığı Türk milliyetçiliğine bakışının Anadolu coğrafyasıyla sınırlı olduğu görülecektir.
Kendisi Türk milletine katkı verebilir fakat esas ilaç değildir.