İsveç, NATO'ya girmeyi çok fazla istiyor. ABD'nin ve AB'nin lider ülkelerinin yaklaşımı da aynı. Rusya ise bu katılıma son derece karşı. Strateji uzmanları, askeri uzmanlar, hatta komutanlar, olaya yanlış yerden yaklaştıkları için, bu pozisyonları anlayamıyorlar. "Rusya, Ukrayna'da büyük bir batağa saplanmışken, İsveç'i işgal etmeye mi teşebbüs edecek? Ayrıca İsveç ile Rusya'nın müşterek sınırı yok. Rusya'nın İsveç'i işgal etmesi için önce Finlandiya'yı işgal etmesi lazım. Rusya'nın bırakın bu iki devasa memleketi, bunların onda biri genişliğinde bir coğrafyayı işgal edecek kapasitesi dahi yok. Hele Finlandiya NATO'ya katıldıktan sonra, bu işgal NATO'ya harp açmak olur." diye düşünüyorlar ve haklılar. Kaldı ki, Türkiye'nin, İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya katılmasına çekince koymasının ertesi günü İngiltere, üç gün sonra ABD, İsveç ve Finlandiya'ya savunma garantisi verdi. Bu iki ülkeye yapılacak saldırıları kendilerine yapılmış kabul edeceklerdi. Yani İsveç’in NATO'ya katılma stratejisinin hedefi, Rus işgalinden kurtulmak değil. Rusya'nın bu katılıma karşı çıkmasının maksadı da, söz konusu ülkeleri işgal etmeyi planlıyor olması değil.
Rusya'nın nefes aldığı iki deniz var. Karadeniz ve Baltık Denizi. Karadeniz, Türkiye'nin hâkimiyetinde. Montrö Anlaşması, ticari gemilere geçiş hakkı tanıyor. Yani Rusya, Karadeniz açısından rahat. Baltık Denizinin, Atlantik’le birleştiği dar boğazı üç ülke kontrol ediyor. Almanya, Danimarka ve İsveç. İsveç NATO'ya katıldığında, Baltık Denizi, tamamen NATO'nun egemenliğine girmiş olacak. NATO ülkeleri dar boğazı kapattıklarında, Rusya'nın dış ticareti çok düşer. İhtiyaçlarını temin edemez hale gelir. Tek kapısı Karadeniz kalır. Hele savaşın ilerleyen safhalarında Rusya, Karadeniz limanlarını kullanmakta zorlanırsa, Rus ekonomisi adeta felç olur. Bugün İsveç bu blokajı yapamaz. Çünkü bunu tek başına, bir güvenlik şemsiyesi olmadan yaparsa hedef haline gelir. İşgale maruz kalmaz ama hava saldırılarına uğrayabilir. Oysa ambargo kararını AB, ABD yada NATO alırsa ve boğazda kıyısı olan devletlerin üçü de bu kararı uygularsa İsveç hedef olmaktan kurtulur. İsveç’in pozisyonu diğer NATO üyeleriyle aynı olur. Rusya, ya boğazın kapatılmasını sineye çekmek ya da tüm NATO'ya savaş açmak zorunda kalır. Rusya, tüm NATO'ya savaş açamayacağından boğazın kapatılmasını kabullenir. Nitekim, Ukrayna'yı işgale başladığından bugüne kadar, ABD ve AB çok sayıda yaptırım paketi açıkladı. Rusya'nın bunlara cevabı mukabil yaptırımlar açıklamak oldu. Baltık boğazının kapatılmasının, kırılgan hale gelen Rus ekonomisini çok olumsuz etkileyeceği ortadadır. Rus ordusunun makina, ekipman ve teçhizat eksiklikleri artacak, dolayısıyla savaşma kabiliyeti daha da düşecek. Piyasada mal eksikliği başlayacak, buda toplumda ki rahatsızlıkları arttıracak.
Batı, savaşın Rusya’nın yenilgisiyle bitmesi için elinden geleni yapıyor. Rusya, attığı yanlış ve hesapsız adımlarla, NATO'ya karşı hep mesafeli olmuş, yüz elli yıldır tarafsızlığını koruyan iki devleti, Finlandiya ve İsveç'i NATO'ya katılmaya mecbur bıraktı, yani baş düşmanı olarak gördüğü bir organizasyonu güçlendirdi.