Her istifa aslında, sadece istifa değildir. Bir parti yükselişe geçtiğinde normal şartlarda istifa olmaz. Oluyorsa o yükseliş trendini sabote etmek içindir.

Her partide çıkarları imanının, ideallerinin önünde olanlar vardır. Operasyoncular böylelerini kolayca arayıp bulurlar. Hedeflerini onlar üzerinden gerçekleştirirler.

Genel seçimlerde, Sinan Ogan örneğini hatırlayın. Milliyetçilerin oyunu alıp Erdoğan’ın ayakları dibine atmıştı. Onu aday yapanlar muhalefetin oyunu çalacağını biliyorlardı ve zaten onun için aday yaptılar. Bu sebeple, onu ısrarla öne sürenlere bir mim koymak gerekir. Ogan, aday olmasa belki bugün başka bir senaryoyu konuşuyor olacaktık.

İYİ partiye yapılan operasyonlar nerede durmamız ve nerede mevzilenmemiz gerektiğini gösteriyor. Sn Dervişoğlu, iyi bir hatip, birikimli bir siyasetçi, mevcut liderler içinde Erdoğan’ın anladığı dilden konuşacak belki tek isim. Tek sorun henüz yeterince tanınıyor olmaması. Vatandaş onu tanıdıkça hem İYİ parti ile ilgili kanaatlerini gözden geçirecek, hem de tercihlerini gözden geçirecektir. İYİ partinin ayrılıkçı tehdide karşı kurduğu barikat büyümeli, aşılamaz hale gelmelidir.

ASKIDAKİ ADALET

Bir başka operasyon partisi CHP.

Önce Beşiktaş belediyesine rüşvet operasyonu yapıldı. Ardından CHP gençlik kolları başkanı ile İmamoğlu hakkında soruşturma başlatıldı. Beşiktaş belediyesine yapılan operasyonun asıl hedefi de kanaatimce İmamoğlu. Çevreden merkeze doğru bir yargı kuşatması yürütülüyor. Bunun Erdoğan, “silkeleyin” dedikten sonra başlaması dikkat çekicidir. Önce SSK borçları bahane edilerek CHP’li belediyelere icra takibi başlatıldı, ardından rüşvet operasyonu.

Bu operasyonların hak ve adalet hassasiyetinden kaynaklandığı söylemek mümkün değil.

Öyle olsa AKP siyasi etik yasasını engellemez, çıkarılması için ön ayak olurdu. Öyle olsa,17/25 Aralık sümen altı edilmezdi. Öyle olsa, Ankara ve İstanbul belediyelerinin hazırladığı AKP dönemine ait yolsuzluk dosyaları İçişleri bakanlığında bekletilmezdi.

Sn. Erdoğan, “turpun büyüğü heybede” diyor. Bu milletin gördüğü, görebileceği en büyük turp 17/25 Aralık’taki turptu. Birazcık helal/ haram duyarlılığı olan, o bakanları yüce divana gönderir yargılanmalarını sağlardı. Ama ne yaptılar? yargıdan kaçırdılar, çünkü “yüce divana gidersek konuşuruz” diyorlardı. Konuşmasınlar diye yüce divana göndermediler.

Beşiktaş belediyesinde rüşvet olmuş mudur, dosyaya vakıf olmadığımız için bilemeyiz, bildiğimiz öyle olsa bile -yargı siyasallaştırıldığı için- bu operasyon ve yargılama vatandaş nezdinde rüşvet operasyonu olarak değil, o bahane ile CHP ve muhtemel CB adaylarını itibarsızlaştırma olarak görülecektir. Genel seçimlerden beri Özgür Özel, CHP dışındaki muhalefeti yok sayan bir politik çizgi izliyor. Onun için Beşiktaş belediyesine yapılan operasyonda diğer muhalefet partilerinden yeterli desteği göremedi.

Dervişoğlu tehdit edildiğinde, CHP’ de esaslı bir tepki göstermemişti. O gün Sn. Dervişoğlu’nun basın açıklaması yaptığı yerde Özgür Özel de olsaydı bu hem seçmenin moral motivasyonunu artırır hem de iktidar karşısında, daha güçlü bir muhalefet bloğu bulmuş olurdu.

Şimdiye kadar olmadı, şimdiden sonra olmaması için bir sebep yok.

Özel, yargı yoluyla gelen siyasi baskılara doğru cevaplar veremiyor. Tam bir panik ve telaşla, İmamoğlu’nu kurtarmak için ”adayımızı şimdiden belirleyelim” gibi laflar etti. Şunu görmesi lazım: Bu operasyonların bir hedefi de CHP’yi İmamoğlu’nun adaylığını açıklamaya zorlamak olabilir. Erdoğan, karşısında Mansur Yavaş’ı görmektense İmamoğlu’nu görmeyi tercih eder. İktidarın hamleleri doğru okunmazsa bunca yolsuzluğa, ekonomik krize ve kötü yönetime rağmen yeni bir hayal kırıklığı yaşanabilir. CHP eğer yolsuzluğa karışan varsa bunu yargıdan önce parti içi mekanizmaları devreye sokarak kendisinin halletmesi gerekir. Yoksa 22 yıllık talan iktidarını aklayan kullanışlı bir aparata döner.

Aylardır gündemi iktidar belirliyor, hâlbuki seçim kazanan bir partinin belirlemesi gerekirdi, CHP önce bunu görmeli! Âmâ nerde?