Okul zili çaldı. Kağıt yüzünü gösterdi.
Ailelere de zamanlar girdi, hem de katmerlisinden.
Çünkü zammın en büyüğü kâğıt ürünlerinde. Eğitimde kâğıtsız olmaz.
Benin de aklım bu ara kâğıt ve ürünlerinde. Takıldım orada kaldım.
Sorunun kaynağı belli aslında SEKA'nın kapatılması. Büyük etken. Sizce?
Eeee kâğıt üretimini bitirdik, hazır gelsin bol keseden kullanalım da bir yere kadar işte.
Elden gelen öğün olmaz oda vaktinde gelmez demiş büyüklerimiz.
Çözüm de yetkililerin üretime geçmesi sanki.
Ama her konuda üretim, üretim, üretim…
Şimdi mındır, mındır oynatırlar. Sadece kâğıtta değil aldığımız, muhtaç olduğumuz her konuda, üründe kurallarını koyar, yaptırımlarını fırsatını bulmuşken önümüze sererler.
Ha bu ara tutum devlet kurumlardan başlamalı. Ama neredeee?
Mesela arşivlemek için çekilen tonlarca fotokopilerin çoğunluğunun yüzüne hiç bakılmıyor. Gerçi bu ara onlarda kâğıt bulamıyor
***
Zamlar, sanki insanımızı bir arayışa yönlendirdi.
''Yılan bile toprağı idare ile yalar’’ demiş atalarımız.
Veliler belki bana tepki gösterecekler ama bizim dönemimizde kitaplara saygı vardı, defterlerin her sayfası itina ile kullanılırdı.
Şimdi her öğrenci kitaplarını okulda masa üstünde buluyor.
Her sene her kişiye ayrı kitap basılıyor.
Bizler bir kitabın peşine düşerdik.
Kim kaçıncı sınıfta, kardeşi var mı? Kitaplarını kime verecek diye takip ederdik.
Tek bir kitapla bütün kardeşler okullarını bitirirdi. İçinde altı çizilmiş satırlar, düşülen notlar kitabı kullanana kılavuz olurdu.
Kitaplar özenle kullanılır sonraki kişilere teslim edilir oda, gözü gibi korurdu. Elden ele bilgi taşır kaynak olurdu.
Çabalamadan önlerinde bulduklarından ellerindeki kitapların önemi hiç olmuyor.
Ders yılı bitince de ya yakılmak üzere kışlık yakacak ya da geri dönüşüme gönderiliyor.
Gerçi her yıl içerik değiştiğinden kitaplarında kullanımı değişiyor da oda ayrı bir dert.
Evimde çuvallar dolusu üniversiteye hazırlık kitapları vardı kıyamadım çok kişiye alın faydalanın dedim yüzüne bakan olmadı.
Müfredat değişti diyorlar.
Ben merak ediyorum matematik, fizik, kimya formülleri ve kuralları mı değişiyor?
Zahmetsiz elde edilen her şey değersiz oluyor demek ki.
***
Kitap masa üzerine bırakılıyor da Suriyelilere yüksek kalitede çantaların içine bütün okul araç gereçlerini doldurup vermeleri de... Yorumu size bırakıyorum…
***
Ha birde yabancı kelimelerde oldukça cömerdiz.
Kendi kelimelerimizi kullanınca cahil mi kalıyoruz zannediyorlar necim.
Bu oryantasyon nedir? UYUM_ALIŞTIRMA demek daha kolay ve anlaşılır değil mi?
Dilimiz bile zor dönerken, minicik beyinlere yabancıları överek onlara özendirilmiyor mu?
Milli Eğitim’in kendi dilimizle olması gerekmez mi?
***
Birde fırsatçılar var tutumlu olmak isteyenlere bile taş söktürüyorlar. Zamları kafalarına göre yapıp fiyatları havada uçuruyorlar.
Sonunda Tutumlu olmak isteyenlere de tutumun suyunu süzüp içmek zorunda bırakıyorlar. Maalesef
***
Etrafımda gördüklerim beni olumlu düşünmeye sevk etti. Nasıl mı derseniz?
Fark ediyoruz ki bizler elimizdekileri kolaya kaçıp oldukça savurgan kullanıyoruz.
Millet eski tutumuna dönmeye başladı sanki.
Evde tahrana, yoğurt, kışlık kurular vs. yapmaya başladılar.
Paket hazır gıdaların cazibesinden uzaklaşmaya durdu.
Ha birde evde kullanılan kâğıt havlulara rakip, yıkanıp sıkılıp eskiyene kadar kullanılan bezler kullanılmaya başlandı.
Belki de benim çevremde ama olsun buda bir israftan kaçma olarak görüyorum.
Hemen çeyizime işlediğim el bezi tabir ettiğimiz ilmek, ilmek ördüğüm parça, parça el işleri aklıma geldi aradım buldum. Bunları yeni nesille nasıl anlatacağız onu da bilemiyorum ya.
Pamuklu bezlerin etrafını da tığlarla oyalardık.
Misafire ikramların ardından orlondan olanı ıslak, bezleri ise kuru olarak tabakların yanlarına koyardık.
Şimdi bir top kâğıt koyuyoruz ortaya. Her şey gibi kullan, kullan at.
Öyle kullan at içimize işlemiş ki üretmeyi unutturmuşlar nesillere.
Haydi, kâğıt havluları hallettik de hela kâğıdını nasıl edeceğiz?
Benim derdim ağaçlar. Yeşili korumanın yolu kâğıdı gerektiği yerde gereken kadar kullanmaktan geçer birazda.
Kalın Sağlıcakla_ Üretim şart_ Meyrem'ce
Kağıt Bitti…
Meryem Durak
Yorumlar