Sadece Konya şehir merkezinde kutlanmakta olan Şivlilik, bir nevi folklorik bir bayramdır. Konya şehir merkezi dışında Konya’nın ilçe, köy ve kasabalarında kutlanmadığı gibi, Türk illerinin ve İslam ülkelerinin hiçbir yerinde böyle ne bir bayram, ne bir adet, ne de bir gelenek söz konusudur. Sadece Konya şehir merkezine has folklorik bir bayram ve gelenek olarak Konyalılar tarafından asırlardır kutlanmakta olan bu folklorik bayramın kökeni ile ilgili kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Her ne kadar kesin bir bilgi olmasa da bazı kaynaklar Friglere dayandırsa da Konya’nın yerli halkı, bu bayramı bir menkıbeye dayandırmaktadır.
Şivliliğin dayandırıldığı menkıbenin kahramanı, büyük Türk mutasavvıfı Ebu Bekir Muhammed Şiblî’dir. Ebu Bekir Şiblî, Abbasi döneminde yaşamış, Şamerrâ’nın Şiblî köyünde doğmuş bir Türk sufisidir. Şamerrâ ise Abbasiler tarafından Memlüklerin taşkınlıklarının önüne geçmek maksadıyla Bağdat yakınına Türkler için kurulmuş bir şehirdir. Şiblî, Cüneyd-i Bağdâdî hayranı olup onun yanında bulunmuştur. Cüneyd-i Bağdâdî “Her topluluğun bir tacı vardır, sufilik tacı da Şiblî’dir” demiştir. Şiblî’nin hayatı ile fazla bir bilgi yoktur. İyi bir eğitim aldığı, Abbasiler döneminde devlet kadrolarında bulunup valilik yaptığı bilinmektedir.
Şivlilik için anlatılan rivayete göre Ebu Bekir Muhammed Şiblî, bir Regaip Gecesi rüyasında Allah’ın müminlere bahşettiği af ve merhametin büyüklüğüne şahit kılınmış, sabah kalkıp bu müjdeyi her kapıyı çalarak insanlara duyurmuştur. Müjdeyi alan müminler de Şiblî’ye hediyeler vermiştir. Bu müjde her Regaip Gecesi’nin sabahında yaşatılmış, bunun adına da “Şiblîlik” denilmiş, zamanla “Şivlilik” adını almıştır. Regaip Gecesi, sabah ezanından sonra çocuklar toplanıp ellerinde torba veya poşetle kapı kapı gezer ve her kapıdan hediyeler alırlar. Bu hediyeler zamanla çok değişmiştir. Eskiden hamurdan yapılmış “bişi” dağıtılırken günümüzde çikolata, gofret, lolipop gibi çeşitli yiyecekler dağıtılmaktadır. Bu yıl bir simitçi fırını tarafından simit dağıtıldığına şahit oldum. Sabahın erken saatinde kalkıp yola düşen çocuklar, önce yakın komşulardan başlayarak mahalleyi turlayıp uzak yerlere de gitmektedir. Bu toplama işine “Şivlilik toplama” denmekte olup toplama öğleye kadar devam eder. Öğle vakti toplama sona erer.
Şivli şivli şişirmiş
Erken kalkan pişirmiş
İki çörek bir börek
Bize Şivlilik gerek
Şivlilik gezen çocuklar, şivlilik toplarken bu dörtlüğü söylerler. Bu yıl Şivlilik günü Konya’da ilkokullar gayri resmi olarak tatil edilmiştir.
Şivlilik sabahı saat 07.45’te yürüyüşe çıktım. Yürüyüşü Mevlana yönünde yapmak isteyerek yola düştüm. Yürürken de Şivlilik’in güzelliğini müşahede etmekteydim. Çocukların cıvıl cıvıl sesleri, “Şivlilik, Şivlilik” sözleri sabahın seherinde insan kulağına çok hoş gelmekteydi. Bu seslerle yürüyüşe devam ederken Konya’nın merkezi Alaaddin civarı, Zafer Meydanı, trafiğe kapalı Zafer’deki yürüyüş yolu, Valilik civarı, Zarraf’lar, Bedesten içi ve Mevlana civarı o kadar kalabalıktı ki beni hayrete düşürdü. Adeta bir partinin mitinginden dağılan insan kalabalığı gibiydi. Bu sayılan semtler ve civarı, Konya şehir merkezidir. Bu semtlerde bu kadar kalabalığa hiçbir Şivlilik’te rastlamamıştım.
Bu kalabalık dikkatimi çektiği için kalabalığa yaklaştım, gözlemledim. Kadınlar ve çocuklar, her kadının etrafında en az dört beş çocuk vardı. Çocuklardan çıkan sözlere kulak verdim; bir tek Türkçe kelime duymadım. Konya merkezi adeta Suriyeliler tarafından işgal edilmiş gibiydi. Bu durumu Şivlilik dağıtan esnaflarla konuştum. Duyduklarım şaşırtıcıydı. Bir tek yerli çocuğa rastlamak mümkün değildi.
Bundan 13 yıl önce Suriye’den gelen sığınmacı sayısını üç buçuk milyon olarak açıklayan iktidar, günümüzde de sığınmacı sayısını üç buçuk milyon olarak söylemekte. Peki, bunca Şivlilik toplayan çocuk da mı Suriye’den geldi? Bu çocukların yaşlarına bakarsanız hepsinin Türkiye’de doğduğunu görürsünüz. Gelirken sığınmacılar üç buçuk milyon, şimdi dönerken de üç buçuk milyon; bu nasıl olur? Her sığınmacı kadının etrafındaki dört beş çocuk neden sığınmacı sayısına katılmıyor? Bu soruyu hep duymaktayız. Cevabı gayet basit: Bu çocuklar burada doğdukları için vatandaşlık mevzuatımızca Türk vatandaşı oldukları için sığınmacı sayısına dahil edilmemektedir.