Devlet aklı dedikleri bu süreç, ne Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin aklı ne de Devlet Bahçeli’nin aklıdır. Bu süreçle amaçlanan, çeşitli dönemlerde çeşitli iktidarlara empoze edilmiş olup, olumlu tepki almayınca rafa kaldırılan, zaman zaman raftan indirilip temcit pilavı gibi Türk hükümetlerinin önüne konan Sevr’i hortlatma projesinden başka bir şey değildir. Bu proje, zaman zaman çeşitli adlar altında masaya getirilmiş olup netice alınamadığı için her geçen gün Türkiye’ye baskılar artırılmış, ambargolar uygulanmış, Türkiye’ye askeri yardımlar kesilmiş, istenilen silah ve uçaklar verilmemiş; kısaca Türkiye her geçen gün köşeye sıkıştırılmıştır. Yani bu süreç, emperyalist Amerikan projesi olduğunu orta akıl seviyesinde her vatandaş tahmin edebilmektedir. Her ne kadar hükümet, devlet projesi olduğunu söyleyerek Amerikan projesi olduğunu gizlemeye çalışsa da bu proje yeni bir şey olmadığı için gizlenmesi söz konusu değildir.
1965 yılında zamanın başbakanına bu proje çıtlatılmıştır. Çıtlatılan bu proje ile Türkiye Misak-ı Milli sınırlarına ulaşmış ve Türkiye’de toprak kazanmış olacağı ima edilmiştir. Bu proje ile Suriye Kürtleri, Irak Kürtleri ve İran Kürtlerini Türkiye’ye dahil edelim, Türkiye de toprak kazanmış olsun deniyor olsa da zamanın hükümeti tarafından reddedilmiştir.
Geçen zaman içinde emperyal Amerika, ülkemizde sağ-sol denen anarşi ile Türkiye’yi zayıf düşürüp bölmek istemiş; Alevi-Sünni kavgaları çıkartmış ama netice alamamıştır. Kürt-Türk savaşı için elinden geleni yapan Amerika bu konuda başarılı olamamıştır. Daha sonra ise "Bizim çocuklar" dedikleri Kenan Evren ve arkadaşlarına Türkiye’de 8 bölge valiliği kurdurmuş, bu valilikler büyük yetkilerle donatılmış olup daha sonraki yıllarda büyükşehirler oluşturulmuştur. Gerek bölge valilikleri gerek büyükşehirlerin kurulması, ülkemizin üniter devlet yapısından federe devlet yapılanmasına geçişin altyapı hazırlığı ve İsrail’in güvenliği için kukla bir Kürt devletine kapı aralanması içindir.
Bölge valilikleri ve büyükşehirlerin kurulmasının ardından, Bahçeli zamanın Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcimiz Volkan Vural’a ikiz yasaları zorla imzalatmış; tabandan gelen baskı neticesinde her ne kadar imzalattığını inkâr etse de sümen altı ettiği bu ikiz yasalar, 2003 yılında meclise getirilerek AKP ve CHP’nin oyları ile meclisten geçirilmiştir. İkiz yasalar, halkların kendi kendini yönetme hakkını vermektedir. Bir ülke içinde bulunan farklı halkların kendi kendisini yönetmesine, ayrılmasına, özerk olmalarına, federal yapıya geçmelerine, daha sonra ayrı devlet olarak ayrılmalarına, referandumla imkân tanıyan uluslararası bir anlaşmadır. İkiz yasalar da bu süreç denen emperyal projenin bir parçasıdır.
Şimdi gelinen noktada, adına PKK’ya silah bıraktırma süreci denen bu süreçle yapılmak istenen, Türkiye’nin büyürken küçülmesi ve katil sürülerine af verilmesi sürecinden başka bir şey değildir. Suriye, Irak, İran Kürtleri Türkiye ile entegre edilerek Türkiye’nin toprak kazanması; daha sonra ise Kürtlere özerklik verilmesi, özerkliğin arkasından federasyon ve bağımsızlık, ayrı devlet, ayrı bayrak gelecektir. Yani kısaca bu proje ile Türkiye’nin su kaynaklarının, gaz yataklarının, enerji kaynaklarının üstüne oturmayı hedefleyen Amerika, kurulacak kukla Kürt devleti ile aynı zamanda İsrail’in güvenliğini sağlamayı amaçlamaktadır.
Bu ise Türkiye’nin felaketi demektir. Yani bu proje, Türkiye’ye toprak kazandırma vaadiyle Türkiye’yi büyütürken küçülten, katil sürülerine af çıkarma politika yolunu açma projesinden başka bir şey değildir.