Türk siyasi tarihinde itibarsızlaştırma, görevden alma, yargılama, sürgün edilme, hapsedilme ve idam gibi birçok acı olay yaşanmış, bu durum günümüzde de devam etmektedir. Siyasi olayların sorumluluğu ve sonuçları genelde siyasetle ilişkilendirilmektedir.

İktidarlarını koruma, gücü elinde tutma ve hükmetme uğruna insanlık tarihi, çeşitli baskılar ve katliamlarla doludur. Tarihte bunun en acı örneklerinden biri, Kerbela Çölü'nde 10 Ekim 680 tarihinde yaşanmıştır. Emevi Devleti’nin ikinci halifesi Yezid bin Muaviye tarafından Hazreti Hüseyin ve ehlibeytin şehit edilmesi, İslam tarihinde asırlardır unutulmayan bir yara olarak kalmıştır. Aynı şekilde, Nesimi ve Pir Sultan Abdal gibi şahsiyetlerin ya idam edilmesi ya da derilerinin yüzülerek öldürülmesi, tarih boyunca süregelen siyasi baskıların bir başka örneğidir. Bu tür olaylar, yüz yıllardır unutulmamış ve tartışmaları hala devam etmektedir.

Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı’ndan yenilgiyle çıkmasının ardından, İtilaf Devletleri 13 Kasım 1918'de İstanbul’u işgal etti. İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe, Tevfik Paşa hükümetine savaş suçlularının tutuklanması talimatını verdi. Bu doğrultuda İttihat ve Terakki döneminde görev yapan bazı devlet adamları, gazeteciler ve Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey de Ermeni tehciriyle ilgili suçlamalarla tutuklandı. Mehmet Kemal Bey, mesnetsiz iddialar sonucunda 10 Nisan 1919’da idam edildi. Bu karar, Türk kamuoyunda büyük tepkiye yol açtı. Mehmet Kemal Bey, 1922 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından “Milli Şehit” unvanı ile onurlandırıldı.

Cumhuriyet dönemine bakıldığında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın okuduğu bir şiir nedeniyle hapse mahkûm edilmesi, ilerleyen yıllarda kendisine 25 yıl boyunca ülkeyi yönetme fırsatı sundu. Son on yılda ise FETÖ'nün girişimleriyle pek çok gazeteci ve asker haksız yere tutuklandı, cezaevinde hayatlarını kaybedenlerin acıları ise halen tazeliğini koruyor.

Günümüzde iktidarlar, muhalefeti itibarsızlaştırmak ve susturmak için soruşturmalar açmaktadır. Ancak tarih, bu tür girişimlerin genellikle ters teptiğini göstermektedir. Muhalefeti yargılamak veya susturmak yerine, bu süreçler muhalefetin daha fazla güçlenmesine yol açmaktadır.

Milliyetçilik yargılanamaz. Eğer bir ülkede milliyetçilik yargılanıyorsa, o ülkenin bağımsızlığı sorgulanır. Milliyetçiliğin suçlandığı bir yer ya işgal altında ya da bir sömürge konumundadır.

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın gözaltına alınışı, tutuklanması ve isnat edilen suçlamalar, Türk kamuoyunda ciddi bir infiale yol açmıştır. Bu durum, devlet ve adalete olan güveni zayıflatmış, halkın yüreğinde korku yaratmıştır. Ümit Özdağ’a yönelik bu tutum, tıpkı önceki örneklerde olduğu gibi, kendisine güç ve itibar kazandırmıştır. İtibarsızlaşan ise bu soruşturmaları açan ve muhalefeti susturmaya çalışanlardır.

Not:

  • Meclis-i Vükela: Osmanlı'da padişah tarafından atanan ve ona karşı sorumlu olan hükümet üyelerinden oluşan bir meclistir. Günümüzdeki başbakan ve bakanlık sistemine benzese de parlamenter sisteme tabi değildir.