Türk milleti olarak, özellikle vatanseverler olarak, İsrail’in yutmaya çalıştığı ve muhtemelen çok uzak olmayan bir zamanda yutacağı Lübnan’daki yapıyı dikkatle incelememiz gerekiyor.

Lübnan: Emperyalizmin Pilot Bölgesi

Lübnan, dünya üzerinde emperyalizmin işgal etmeyi planladığı bölgeler için bir pilot bölge niteliğindedir. Yaklaşık 5 milyon nüfusu ile İstanbul’un Anadolu yakası kadar küçük bir ülke olan Lübnan, etnik olarak yüzde 90 Arap, yüzde 10 diğer etnik kökenlerden oluşmaktadır. Dini açıdan ise yüzde 60 Müslüman, yüzde 30 Hristiyan, yüzde 10 diğer inanç grupları olarak sınıflandırılıyor. Müslüman nüfusun yüzde 60’ı ise neredeyse eşit oranda Şii ve Sünni olarak ikiye ayrılıyor.

Kuruluş Ütopyası: Özgürlükler Ülkesi

Lübnan, kurulduğu dönemde büyük bir ütopya olarak, özgürlükler ülkesi olma idealiyle yola çıktı. Her inanç grubu kendi mahkemesinde yargılandı, kendi eğitim kurumlarında eğitim aldı ve devlet her dile göre hizmet sundu. Lübnan parlamentosunda, her inanç grubu nüfus ağırlığına göre temsil edildi. Dürziler ve Ermeniler gibi küçük topluluklar bile Lübnan parlamentosunda temsil hakkına sahipti.

Hoşgörü Örneği Ama...

Belki de dünyada örnek gösterilebilecek bir hoşgörü ve kapsayıcılık rejimi kurmuşlardı. Ancak, Lübnan’da bir "Lübnan milliyetçiliği" ya da "Lübnan vatanı" olgusu üretilemedi. Sonuç olarak, küçük dini gruplar kendilerine birer emperyalist sahip buldular. Zamanla çatışmalar, toplumsal ayrışmaları körükledi ve bu bölünmüşlük, Lübnan halkını bir av haline getirdi.

Lübnan’ın Çöküşü

Şimdi televizyonlarda Lübnan’ın nasıl av olup can çekiştiğini izliyoruz. Oysa ki toplumları bir arada tutan değerler, yalnızca kişisel haklar ya da grup temsilleri ile sağlanamaz. İnsanların uğruna savaşabilecekleri, fedakarlık yapabilecekleri bazı önemli semboller gereklidir.

Türkiye’nin Değerleri ve Sembolleri

Mesela, ben bir yerde dalgalanan şanlı bayrağımızı gördüğümde o bayrağa saatlerce bakabilirim. Bir yerde İstiklal Marşı’nı duyduğumda, 10 kıtasının tamamını yüksek sesle okumak isterim. Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni gördüğümde büyük bir heyecan duyarım. Türkiye’de yaşayan milyonlarca insan da benim gibi hisseder.

Türkiye’nin Tehlikeli Gidişatı

Son yıllarda Türkiye’nin ulus-devlet modelinden, Lübnan modeline geçmesini savunan din ve bölücü Kürtçü eksenli insanlar ortaya çıktı. Cumhuriyet’e, Türklüğe, birliğe ve Atatürk’e karşı duruyorlar. Anayasadan Türklüğü, bayrağımızın ismini ve devletimizin bölünmez bütünlüğünü çıkarmak istiyorlar. “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halka Türk milleti denir” kapsayıcılığını yıkmak istiyorlar. Ne yazık ki bu yönde kısmen başarılı da oldular.

Türkiye’deki Değişim Sinyalleri

Türkiye’nin Cumhurbaşkanı, Türk milliyetçiliğini ayaklarının altına aldığını söyledi. Aynı zamanda, "İbrahimi millet"ten olduğunu ifade etti. Okullardan Andımız kaldırıldı. Resmi dairelerden “T.C.” levhaları indirildi. Türkiye’nin Cumhurbaşkanı, Türkiye’de 36 etnik grubun yaşadığını açıkladı. Son olarak da, Türkiye’nin iktidar ortağı olan bölücü bir partinin genel başkanı, Türklere “ahmak” diyerek, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek olan anayasanın ilk dört maddesine saldırıda bulundu.

Emperyalizmin Hedefi: Türkiye

Görüldüğü üzere, emperyalizm Türkiye’yi, yönettiği güçlerle Lübnanlaştırmaya çalışıyor. Emperyalizmin büyük lokma olarak Türkiye’yi gördüğü bir gerçektir. Çünkü Türkiye, dünyanın tam orta yerinde bir ulaşım noktasıdır ve en değerli toprak parçalarından birine sahiptir. Bu topraklar, Türklerin vatanıdır.

Lübnan: Bir Fragman, Esas Film Türkiye’de

Lübnan bir fragmandır. Esas filmin senaryosunu Türk milleti yazmalıdır. Anadolu topraklarında, emperyalizme karşı bir savunma savaşı daha vereceğiz, öyle görünüyor. Biz yaşlandık ama bu mücadeleye hazırız... Lübnan, Türkiye, emperyalizm, milliyetçilik, özgürlük, hoşgörü, Atatürk, savunma, ulus devlet, vatan, bölücülük