Günümüz Türkiye'sinde, iktidarın kendi bekası için yarattığı elitler ve burjuvazisi, özgürlükleri prangalayarak toplumsal çeşitliliği ve özgür düşünceyi tehdit ediyor. Bu elit kesimin politikaları, halk arasında ayrışmayı körüklerken, toplumun belli kesimlerini dışlayarak kendi iktidarlarını sürdürmeyi amaçlıyor. Ancak, benim gibi cesur bireyler, bu baskıcı politikalara karşı çıkıyor ve adaletin sesi olmaya çalışıyoruz.

Ben, bir eleştirmen olarak, bu elit kesimin halk arasında ayrışmayı tetiklediği politikalara karşı duruyorum. İktidarın kendi bekası için yarattığı elitler, toplumun geniş kesimlerinin sesini kısıp, özgürlükleri prangalayarak kendi iktidarlarını korumaya çalışıyorlar. Ancak, benim gibi cesur birçok birey, bu baskıcı politikalara karşı çıkıyor ve adaletin sesi olmaya çalışıyor.

Tolstoy'dan, Dostoyevski'ye, Viktor Hugo'dan, Hemingway'e kadar birçok yazarın eserlerinden aldığım ilhamla, bu adaletsizliğe ve haksızlığa karşı kaleme aldığım yazılarımı şekillendiriyorum. Bu büyük yazarların eserleri, insanlığın evrensel değerlerini ve adalet arayışını anlatırken, ben de kendi yazılarımda toplumsal eşitlik ve özgürlük mücadelesine katkıda bulunuyorum.

Kadın hakları, çocuk hakları, hayvan hakları gibi önemli temaları da kaleme alarak, adaletsizliğe ve ayrımcılığa karşı duruşumu sergiliyorum. Ülkemizde kadınların ikinci sınıf muamele görmesi, çocukların istismara uğraması, hayvanların zulme maruz kalması gibi sorunlarla mücadele etmek, toplumsal bilincin oluşmasına katkıda bulunmayı amaçlıyorum. Çünkü inanıyorum ki, adaletin sağlanması ve özgürlüklerin korunması, bir toplumun geleceği için hayati öneme sahiptir.

Ayrıca, AKP'nin giderek artan şımarıklığını ve iktidarın aşırı güç kullanma eğilimini de irdelemek önemlidir. Son yıllarda, iktidarın muhalif sesleri bastırmak için yürüttüğü politikalar, demokratik hakların kısıtlanması ve ifade özgürlüğünün zedelenmesi gibi endişe verici gelişmelere yol açmıştır. AKP'nin giderek otoriterleşen tavrı, ülkenin demokratik değerlerine ve insan haklarına yönelik ciddi tehditler oluşturuyor.

Dünyanın çeşitli yerlerindeki örnekler de, baskıcı rejimlerin ve elitlerin toplumu sindirmek için kullandığı taktikleri gözler önüne seriyor. Geçmişte Nazi Almanyası'nın sansür ve baskı politikaları, bugün Çin'in internet sansürü ve muhalifleri susturma çabaları gibi örnekler, özgürlük mücadelesinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

Tehlikeli yazılar yazmaktan korkmayın; korkaklardan korkarak yaşanmaz. Bu korkusuzca gerçekleri ifade etmenin ve adalet için sesini yükseltmenin zamanıdır.

Tarihsel olarak, cesur bireylerin ve grupların direnişi, dönüşüm ve ilerleme için bir katalizör olmuştur. Mahatma Gandhi'nin pasif direniş hareketi, Martin Luther King Jr.'ın sivil haklar mücadelesi, Nelson Mandela'nın ırk ayrımcılığına karşı verdiği mücadele gibi örnekler, toplumsal değişimin mümkün olduğunu ve direnişin gücünü göstermektedir.

Ancak, direniş sadece geçmişteki kahramanların işi değildir. Günümüzde de haksızlıklara karşı duran ve değişim için mücadele eden birçok insan bulunmaktadır. İşte bu yüzden, benim gibi bir eleştirmen olarak, sesimi duyurarak haksızlıklara karşı çıkıyor, adalet için mücadele ediyor ve doğruları yazmaya devam ediyorum.

Ölümden öte köy yok. Bu nedenle, tehlikeli yazılar yazmaktan korkmayın ve geri adım atmayın. Cesur olun.