Gerçek başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’tür. O, Türk milletinin kurtuluş mücadelesinin lideri ve Ebedi Başkomutan’dır. Ancak bu topraklarda, kendini başkomutan sanıp ucube hayallere kapılanlar da var. Bu da, günümüzün en büyük trajedilerinden biri.
Mustafa Kemal, işgal altındaki Anadolu’da, halkının umutsuzluğa kapıldığı karanlık günlerde bir umut ışığı oldu. 1919’da Anadolu’ya çıkarak, milli mücadele ateşini yaktı. 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni kurarak, halkın iradesini temsil eden bir yapı oluşturdu. Ama şimdi bakıyoruz ki, bazıları kendini başkomutan sanarak, sadece popülarite peşinde koşuyor. Gerçek liderlik, halkın iradesine saygı duymakla olur; ama bazıları bunu unutarak, kendi hayal dünyasında yaşıyor.
Cumhuriyet’in ilanı, onun en büyük hayallerinden biriydi. 29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarak, halkın iradesinin en yüksek noktaya ulaştığı bir döneme geçiş yaptı. Atatürk, “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir” diyerek, bu milletin gücünü ortaya koydu. Ama günümüzde, kendini başkomutan sanan bu kişiler, bir avuç insanın iradesine dayanarak, halkı değil, kendi egolarını tatmin etme peşinde koşuyor.
Atatürk’ün dehası, yalnızca askeri alanda değil, eğitimden sağlığa, ekonomiden kültüre kadar birçok alanda kendini gösterdi. O, toplumun her kesimine hitap eden bir liderdi. Ama şimdi bakıyoruz ki, bazıları yalnızca kendi çıkarları için popülist söylemlerle halkı kandırmaya çalışıyor. “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” diyen Atatürk, eğitimin önemini vurgularken, bu ucubeler sadece Dogmatik dinsel öğteti müfredatı ilkel konuşmalar yaparak, çocukları zehirlemeye çalılıyorlar.
Sağlık alanında, Atatürk o şartlar altında modern hastaneler açarak, sağlık hizmetlerini yaygınlaştırdı. Ama günümüzde, kendini başkomutan sananlar, sağlık sistemini değil, kendi siyasi çıkarlarını önceliklendirmeye çalışıyor. “Halk, sağlıklı ve güçlü olmalıdır” diyen bir liderin bıraktığı mirası, çıkarlarına alet edenler, aslında bu ülkenin gerçeklerine yabancı kalıyor.
Ekonomide, Atatürk tarımı modernleştirerek, üretimi artırdı. O, dışa bağımlı olmamak için kendi sanayimizi kurmalıyız derken, bugün kendini başkomutan sananlar, ekonomik krizlerin faturasını halka kesmeye çalışıyor. Sadece popülist politikalarla günü kurtarmaya çalışan bu kişiler, gerçek bir liderin ne demek olduğunu unutmuş durumda.
Kadın hakları konusunda da devrim yaratan Atatürk, kadınların toplumsal hayatta yer alması için gerekli düzenlemeleri yaptı. Ancak günümüzde, kendini başkomutan sananlar, toplumsal cinsiyet eşitliğini göz ardı eden söylemlerle, bu değerleri ayaklar altına alıyor. “Dünyanın yarısı kadınlardır” diyerek, kadınların toplumdaki yerini her zaman öncelikli hale getiren Atatürk’ün mirasına sahip çıkmak yerine, sadece seçim zamanı kadınları hatırlayanlar, tarih önünde asla hesap veremeyecek.
Gerçek liderlik cesaret ve özveri ister. Atatürk’ün mirasına sahip çıkmak, sadece onu yüceltmekle olmuyor; onun ilkelerini, değerlerini ve toplumun ihtiyaçlarına cevap verecek politikaları hayata geçirmekle olur. Bugün bizlere düşen görev, bu mirası yaşatmak ve geleceğe taşımaktır. Atatürk’ün izinden gidip, halkın gerçek ihtiyaçlarını anlayarak, bu ülkenin geleceği için çalışmalıyız. Kendimizi başkomutan sananların hayal dünyasından çıkıp, gerçeklerle yüzleşmek zorundayız. Unutmayalım ki, bizler bu ülkenin geleceğini inşa edecek olanlar olarak, Mustafa Kemal Atatürk’ün bıraktığı mirasa sahip çıkmakla yükümlüyüz. Gerçek liderler, halkın yanında, onların derdiyle dertlenenlerdir. Yani, Atatürk’ün izinden gitmek, bu ülkeye ve milletimize olan borcumuzdur.
Ebedi Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün bıraktığı mirası, bu topraklarda yaşananların özeti olarak ele almak zorundayız. O, yalnızca askeri bir lider değildi; bir devrimciydi, bir vizyonerdi. Bugün bazıları kendini başkomutan sanıp, Atatürk’ün öğretilerinden uzak bir yol izliyor. Gözlerini kapatıp, kendi hayal dünyalarında yaşamayı tercih eden bu kişiler, halkın gerçek ihtiyaçlarını anlamaktan uzaklar. Herkes bir şeyler söylemeye çalışıyor ama ne yazık ki, gerçek sorunların üstünü örtmekten öteye gidemiyorlar.
Bakıyorsunuz, sokaklarda insanlar ekmek parası derdine düşmüş. Ama bu kendini başkomutan sananlar, sadece tweet atmakla yetiniyor. Gerçek bir lider, halkın sesi olmalı. Oysa bunlar, halkın sorunlarına kayıtsız kalıyor. Atatürk, “Ben memleketin evladıyım, benim için işçi, köylü, çiftçi aynıdır” derken, bu insanların gözünden düşmüş durumda. Şimdi halkın gözünde en büyük sorun, kimin daha fazla oy alacağı. Oysa bu işler, popülist yaklaşımlarla değil, kalpten gelen bir bağlılıkla olur.
Bir de kadın haklarına gelince, Atatürk’ün bu konudaki duruşunu göz ardı edenler, seçim zamanı kadınları hatırlayıp, sonrasında unutanların peşinden koşuyor. Atatürk, “Dünyanın yarısı kadınlardır” derken, toplumsal cinsiyet eşitliğini ne kadar önemsediğini vurguluyordu. Ama günümüzde, kadınların hakları hâlâ yeterince korunmuyor. Gerçek bir lider, toplumu aydınlatmak için çabalamalıdır, halkın gerçek sorunlarına çözüm üretmelidir. Ama ne yazık ki, çoğu zaman böyle bir niyet göremiyoruz.
Ayrıca, Atatürk’ün eğitim alanında yaptığı devrimleri unutmak mümkün değil. Eğitimde fırsat eşitliği sağlamak, ülkenin geleceğini inşa etmek içindir. Ama bakıyorsunuz ki, bazıları bu değerleri görmezden gelerek, kendi çocuklarına en iyi eğitim imkanlarını sunarken, diğerlerinin kaderini hiçe sayıyor. Bu nasıl bir anlayış? Bir lider, toplumu aydınlatmak için çabalamalıdır, halkın gerçek sorunlarına çözüm üretmelidir. Ama ne yazık ki, çoğu zaman böyle bir niyet göremiyoruz.
Gerçek liderlik cesaret ve özveri ister. Atatürk’ün mirasına sahip çıkmak, sadece onu yüceltmekle olmuyor; onun ilkelerini, değerlerini ve toplumun ihtiyaçlarına cevap verecek politikaları hayata geçirmekle olur. Bugün bizlere düşen görev, bu mirası yaşatmak ve geleceğe taşımaktır. Atatürk’ün izinden gidip, halkın gerçek ihtiyaçlarını anlayarak, bu ülkenin geleceği için çalışmalıyız. Kendimizi başkomutan sananların hayal dünyasından çıkıp, gerçeklerle yüzleşmek zorundayız. Unutmayalım ki, bizler bu ülkenin geleceğini inşa edecek olanlar olarak, Mustafa Kemal Atatürk’ün bıraktığı mirasa sahip çıkmakla yükümlüyüz. Gerçek liderler, halkın yanında, onların derdiyle dertlenenlerdir. Yani, Atatürk’ün izinden gitmek, bu ülkeye ve milletimize olan borcumuzdur.