Gençler, geleceğin teminatı ailenin ve ülkenin temel direkleridir.
Acaba biz bu temel direkleri nasıl yetiştirmekteyiz?
Gençler ne istiyor biz ne vermekteyiz?
Yetiştirdiğimiz gençlik/gençler ailemizi geleceğe taşıyabilecek donanımda mı?
Bu gençler ülkemizi, medeni ve kalkınmış ülkeler ligine taşıyabilecekler mi?
Okullarımızı ve öğretmenlerimizi gençlerimizi bu donanımda yetiştirecek olanak ve programlarla destekliyor muyuz?
Eğitim ve öğretim verdiğimiz gençleri çağdaş, fikri hür, vicdanı hür, araştırmacı, geliştirmeci, sorgulayan, akıl erdiren bir sistemle mi yetiştirmekteyiz; yoksa itaat eden, biat kültürüyle yandaş ve sorgulamayan bir birey mi olsun istemekteyiz?
Bu ve bunun gibi yüzlerce soruyu gündeme taşımak olası.
Kimi gençlere sordum; “Kıbrıs hakkında ne düşünüyorsunuz, Güneydoğuda ki olaylar hakkında görüşünüz nedir?” diye.
Aldığım cevaplar hiçte iç açıcı değil.
Öyle görünüyor ki, algısız, hissiz, eleştirmeyen, araştırmayan çalışmadan kazanmayı, üretmeden tüketmeyi, lüks ve bedava yaşamayı isteyen bir gençlik var bizi bekleyen.
Zorluklar karşısında direnemeyen, çabuk kırılan, eleştirilmekten korkan, sevgi ve hoşgörüden uzak, madde bağımlısı olmaya meyilli bir eğitimi uygun görmüşüz gençlerimize.
Anasının gelen şehit için döktüğü gözyaşını kavrayamayan, “Kıbrıs’tan bana ne” diyen bir eğitim vermişiz yavrularımıza.
Aldığı telefonun kitapçığını baştan sona defalarca okuyan, mensubu olduğu dinin kitabı Kuran’ın bir kez kapağını açmayan, açanlarında okuduğunu anlamadığı bir eğitim vermekteyiz yavrularımıza.
Ayetlerden uzak, hadis uydurmacılığıyla mükellef bir dini eğitim vermişiz yavrularımıza. Eğer böyle olmasaydı, ateşte yakmayan kefen, Peygamberin giydiği terlik(!) diye bir dini sömürü ticareti hortlar mıydı?
Yanlışın ve hatanın neresinden dönersek kârdır, kazanımdır.
Yandaş ve biat kültürlü, bizim iktidarımızı kurtaracak gençler yetiştirme gayretinden vaz geçelim. Ülkeyi ve aileyi kurtaracak gençler yetiştirmenin eğitimini verelim yavrularımıza.
Başkasının yaptığı arabanın hızıyla değil, kendi ürettiği arabanın rahatlığı, huzuru, konforu ve hızıyla övünen gençler yetiştirelim.
Gelen şehit için anasının döktüğü gözyaşının manasını anlayan gençlerimiz olsun.
Tuttuğu takımda Türk’ten fazla yabancı oyuncunun attığı gollerle övünen, gurur duyan bir gençliğimiz olmasın.
Her şeyin yerli ve milli olduğunu bilen ve bunu ilke edinen bir gençliğimiz olsun.
Bütün bunlara rağmen asil milletimin gençliğinden ümitvarım. Bu gençlerdir bizi geleceğe taşıyacak olan. Onları anlayalım, dinleyelim ve onların donanımlı yetişmeleri için her türlü katkı ve fedakârlıktan da kaçınmayalım.
İnsana yapılan yatırımın hesabı olmaz.
Esen kalınız.