Ne yapmamız gerektiğini aslında tarih bize söylüyor.
Cengiz Han kendisine ticaret için gönderdiği elçinin kesik başını geriye gönderen Pers İmparatoruna karşı 1 ayda hazırladığı ordusuyla tüm İran’ı zapt etti. Yıkılmadık bir şehir bırakmadı. 1 milyon İranlıyı katletti.
Ne için? Gönderdiği bir büyükelçinin canına karşılık.
1974 de devletimizin imkânları kısıtlıydı.
Kıbrıs’ta bir Rum çetesi adanın yönetimini eline geçirmiş ve soydaşlarımıza zulüm yapmaya çalışıyorlardı.
Ordumuz Beşparmak dağlarından hava ile, Girne’den deniz ile Kıbrıs’a girdi.
Ve soydaşlarımızın güvenliğini sağladı. Halen de sağlıyor, sağlamaya da devam edecek.
Devlet geleneğimiz “Bir Türk’ün saçının bir tek teline tüm cihanı kurban edecek” şiarı ile kurulmuştur.
Türk milleti de bu şiar için en uç fedakarlığı yapmıştır yapacaktır da.
PKK’nın elinde 13 devlet görevlimiz yaklaşık 6 yıldır esir tutuluyormuş.
Devletimizin gözbebeği görevlilerimiz PKK tarafından şehit edildiğinde vatandaş olarak bizlerin bu rehin halinden haberimiz oldu.
Bazı kişilikler vardır sadece konuşurlar, konuşmaktan gayrı pek bir icraatları yoktur.
Bazı siyasi yapılar vardır, sadece menfaat üstüne kurulmuşlardır, ekmeğin üstündeki tere yağdan başka taliplikleri yoktur.
PKK 13 canımızı kalleşçe şehit etti.
Sloganı bırakın, lafı, boş cilalı lafları bırakın.
Şehitler üzerinden siyaseti bırakın, yok o parti ile konuşan, yok bu partiye şöyle demeyen.
Milletimizin yüreğinin soğuması mümkün değil ama sözde lider dedikleri kadronun tamamının leşinin yerde yatarken görüntüsü belki yüreklere azda olsa bir su serper.
Türk milletinin her mensubu mutlaka kurcumuz Mustafa Kemal Atatürk’ün “Gençliğe hitabe”sini okumuştur.
Milletimizin kahır ekseriyeti “Gençliğe hitabe” nin gereğini yapmak için sürekli hazırdır.