12 Eylül'den önce hiç tartışmasız Ülkücüler Türkiye'nin en çok okuyan kesimlerinden birini teşkil ediyordu. Bunun nedeni, o dönem okullarda hem bir fikir mücadelesinin olması hem de yoğun bir kavganın yaşanmasıydı.
Fikir mücadelesi insanları okumaya teşvik eder. Aksi takdirde mücadeleyi kaybetmeniz kaçınılmazdır.Nitekim, Ülkücü hareket en güzel fikri-edebi verimlerini o dönem verdi. Bu,sadece -fikir mücadelesinin- zorunlu bir sonucu değildi. O dönem MHP'de,Ülkücü Gençlik de bugüne göre daha iyi yönetiliyordu. Ülkü Ocaklarının Sol'u silahlı mücadeleyi bırakıp,fikir mücadelesine çağıran afişleri hala arşivlerde duruyor. O çağrıdan sonra bazı üniversite kantinlerinde hararetli tartışmalar da olmuştu. Keşke her şey fikir cephesinde kalsaydı. Marksist solun -devrim kanla yazılır- anlayışı Türkiye'yi kanlı bir savaşın içine çekti.
12 Eylül'den sonra biraz darbenin gençliği depolitize etmesi, biraz da Ülkücülerin başına gelenler yüzünden bu okuma öğrenme aşkı kesintiye uğradı. Bahçeli'nin genel başkan olmasıyla da tamamen yok oldu.Çünkü, lider her şeyi biliyor,herkesin yerine düşünüyordu. Başka akıllara, düşüncelere gerek yoktu. Ülkücü dediğin emirde robot olmalıydı.Türkeş'in fikirde hür mantalitesi artık geçerliliğini yitirmişti. Farklı fikirler emir komutayı zayıflatırdı. Kısacası Bahçeli,okuma,düşünme,yazma diyordu.
Bu yönetim anlayışının tabii bir sonucu olarak, MHP ve genel olarak milliyetçiler entellektüel etkinliklerini kaybettiler.12 Eylül öncesinde başlayan fikri sıçrama tavsadı,hareket fethedici,insanları etkileyici yönünü kaybetti.Sanatçı,aydın,edebiyatçı yetiştirme zemini yok oldu.
Bugün TV ekranlarına baktığınızda bu fikri kısırlığın hangi boyutlara vardığı görülür. Ülkenin kangrenleşmiş meseleleri tartışılırken neredeyse Milliyetçilerin görüş ve düşüncelerine hiç baş vurulmuyor. Arada bir renk olsun diye çıkarılanlar da topluma konuşmak yerine birbirleriyle kavga ederek bu imkanı heder ediyorlar.En çok teröre muhatap olan bir hareketin Ümit Özdağ'ı saymazsak doğru dürüst bir terör uzmanı yok. Ülke bütünlüğünde en yüksek hassasiyete sahip bir topluluğun bölücülükle ilgili A.Çay,O.Türkdoğan,Y.Hallaçoğlu,F.Kırzıoğlu gibi isimlerden sonra çıkardığı doğru dürüst yeni bir isim yok. Bu isimlerin hiç biri 12 Eylül sonrası kuşağından değil. Edebiyatta E.Işınsu'nun,H.Kayıhan'ın,O.Çeviksoy'un,A.Karakoç'un yerine konulacak kimse çıkmadı. Fikir planında yeni Arvasi'ler,Erol Güngör'ler, Kösoğulları yetişmedi.Çünkü, yeni MHP yapısı fikir üretmek üzerine inşa edilmedi,sistemli olarak robot üretmek üzere tanzim edildi.Bahçeli'nin 19 yıl sonra bu kadar geç teşhis edilebilmesinin arkasında da bu gerçek yaıyor.
Bu ülke için en büyük fedakarlığı Ülkücüler yaptı. Sinelerini vatan hainlerinin,bölücülerinin kurşunlarına siper ettiler. Hapishanelerde, idam sehpalarında,işkencehanelerde büyük bedeller ödediler. Normal şartlarda bu kadar veren bir hareketin iktidar olması gerekirdi.Ama olamadılar. Çünkü, çok kötü yönetildiler. Düşünmelerine,üretmelerine,yeni şartlara adapte olmalarına müsaade edilmedi. Sistemli olarak birbirlerinden şüphe ettirildiler.Herkes herkesle kavgalı hale getirildi.Bugün,MHP'yi iktidara taşımak isteyenlere karşı çıkanların, fikri bir gerekçe ortaya koymak yerine falan varsa ben yokum mantığının arkasında bu düşmanlaştırma amliyesi yatıyor. Biraz düşünen,uzağı gören,araştıran,sorgulayan kapı dışarı edildi.Çünkü sistemin MHP' ye biçtiği rol,bir robot yetiştirme okulu işlevi görmesi,milliyetçilerin düşünmesine,muhakeme etmesine yeniden ayağa kalkmasına mani olmasıydı. Bunu da liderinin üzerinden lider kültünü kullanarak başardılar.
MHP'nin esas sorunu budur: Düşünceden korkmayan,okuyan,araştıran,sorgulayan bir nesle kapı aralayacak bir yönetim anlayışının olmaması... Fikir kavgası fikir adamları ile verilir.MHP'nin fikriyatını savunacak fikir adamları yok.Olmasına da fırsat verilmiyor. MHP iktidar olacak,fikirlerini kuvveden fiile yansıtacaksa önce bu sakim zihniyetten kurtulmak zorundadır.Lideri bile cama bakmadan(Promter) konuşamayan bir hareket hiç bir fikir mücadelesini kazanamaz!