“Çalış dedikçe şeriat; çalışmadın, durdun
Onun hesabına birçok hurafe uydurdun
Sonunda bir de ‘tevekkül’ sıkıştırıp araya
Zavallı dini çevirdin onunla maskaraya!”
M. Akif ERSOY/Vaiz Kürsüde
Mehmet Akif Ersoy, yukarıya aldığım mısraları 100 yıl önce yazmış. Ondan yaklaşık 100 yıl sonra dünya çapında bir araştırma yapan Pakistanlı akademisyen Faruk Saleem, hiç görmediği, belki şiirlerini bile okumadığı Akif’in serzenişlerinden hareket etmişçesine bir durum tespiti yapıyor. Saleem’in araştırmasının başlığı şu: “Müslümanlar Yahudilerden Neden Geri Kaldı?”
Belki daha önce bir yerlerde ya da internet ortamında görüp geçtiğiniz ya da okuyup “Ah”, “Vah” çektiğiniz bu araştırmanın başlığı oldukça tehlikeli değil mi? “Müslümanlar Yahudilerden Neden Geri Kaldı?” Hele de okudukça birileri çıkıp “Yahudi propagandası yapılıyor” diyebilir. Ama gerçeklerle yüzleşmek gerekiyor. Mehmet Akif Ersoy’un çok güzel ifade ettiği gibi dinimiz çalışmamızı emretmiş, biz ise saçma sapan hurafelerle avunarak, Kur’an-ı Kerim’deki “Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin” mealindeki ayetleri yanlış anlayarak yatıp uyumuşuz. Burada hemen, pusuya yatmışçasına “Allah’ın emirlerine karşı mı geliyorsun” diyenler olabilir diye açıklama yapalım ki haşa! Öyle bir niyetimiz ve ifademiz olamaz. Bu ve benzeri ayetlerin, “Onlara mecbur kalmayın” anlamını da taşıdığı kanaatindeyim. O zamanlara yetişir miyiz bilmiyorum ama Müslümanlar bunu anlayıp uyanarak gereğini yaptıkları zaman o Yahudi ve Hristiyanların beldelerine varıp daha iyi bir geleceğe kavuşabilmek amacıyla aç - sefil yollara düşmeyecek, dolayısıyla bindikleri botlarla birlikte denizlerin derin sularında boğulmaktan kurtulacaklardır.
Gerçekler acıdır ama meyvesi tatlıdır. İbret alınırsa acılığı unutulur ve başta Türkiye olmak üzere İslam ülkeleri her alanda Yahudi ve Hristiyan dünyası ile yarışa girer. Öyle bir yarışa girince de ikide bir “İsrail mallarını boykot”, “Yahudi mallarını boykot”, olmadı “Fransız mallarını, Alman mallarını, Çin mallarını boykot” saçmalıklarından da kurtuluruz. Elin adamları dünya piyasasına hâkim olmuşlar, üretiyorlar, yenilikler yapıyorlar, pazarlıyorlar, biz de kafamız esince, bir vesile ile onlara kızınca hiçbir zaman amacına ulaşmayan ve ulaşamayacak olan boykot çağrıları yapıyoruz. İşte Pakistanlı Akademisyen Faruk Saleem’in dünya çapında yaptığı araştırma sonunda yaptığı tespitlerden bazı satır başları ya da can alıcı noktalar:
Dünyada yalnızca 14 milyon Yahudi, 1,5 milyar kadar da Müslüman var. Yâni 1 Musevi’ye karşı 100 Müslüman var. Buna rağmen Yahudiler hemen her bakımdan Müslümanlara karşı yüz kat daha güçlüler!
Tüm zamanların en etkin bilim adamlarının Yahudiler arasından çıktığına işaret eden Saleem, onların isimlerini de sıraladıktan sonra şu bilgileri veriyor:
“Benjamin Rubin insanlığa aşı iğnesini armağan etti. Jonas Salk ilk çocuk felci aşısını eliştirdi. Gertrude Elion lösemiye karşı ilaç buldu. Baruch Blumberg Hepatit-B aşısını geliştirdi. Paul Ehrlich frengiye karşı tedaviyi buldu. Elie Metchnikoff bulaşıcı hastalıklarla ilgili buluşuyla Nobel ödülü kazandı. Gregory Pincus ilk doğum kontrol hapını geliştirdi. Bernard Katz nöromasküler iletişim kaslarla sinir sistemi arası iletişim alanında Nobel ödülü kazandı. Andrew Schally endokrinoloji metabolik sistem rahatsızlıkları, diyabet, hipertiroid tedavilerinde kullanılan yöntemi geliştirdi. Aaaron Beck Cognitive Terapi’yi akli bozuklukları, depresyon ve fobi tedavilerinde kullanılan psikoterapi yöntemini geliştirdi. Gerald Wald insan gözü hakkındaki bilgilerimizi geliştirerek Nobel ödülü kazandı. Stanley Cohen embriyoloji embriyon ve gelişimi çalışmaları dalında Nobel aldı. Willem Kolff böbrek diyaliz makinesini yaptı. Peter Schultz optik lif kabloyu, Charles Adler trafik ışıklarını, Benno Strauss paslanmaz çeliği, Isador Kisse sesli filmleri, Emile Berliner telefon mikrofonunu, Charles Ginsburg ilk bantlı video kayıt makinesini geliştirdi. Stanley Mezor ilk mikro işlem çipini icat etti. Leo Szilard ilk nükleer zincirleme reaktörünü geliştirdi.”.
Faruk Saleem, Yahudilerin son 100 Yıl içinde sadece Bilimsel alanda 100’den fazla Nobel Ödülü kazandığını, 1,5 milyar Müslüman içinde bu sayının 10’u bile bulmadığına işaret edip soruyor:
“Yahudiler niçin bu kadar yaratıcı ve neden bu kadar güçlüler?”
Sonra da Yahudi inancına bağlı ve küresel çapta büyüyüp tanınmış yatırımcı ve iş adamları ile markalarını sıralayarak sorusunun cevabını veriyor:
* Ralph Lauren (Polo), * Levi Strauss (Levi's Jeans), * Howard Schultz (Starbuck's), * Sergei Brin (Google), * Michael Dell (Dell Bilgisayarları), * Larry Ellison (Oracle), * Donna Karan (DKNY), * Irv Robbins (Baskins & Robbins),* Bill Rosenberg (Dunkin Dougnuts),* Richard Levin (Yale niversitesi'nin kurucu başkanı). Yahudi inancına bağlı ve küresel çapta büyüyüp tanınmış şu sanatçılara bakalım: * Michael Douglas, * Dustin Hoffman, * Harrison Ford, * Woody Allen, * Tony Curtis, * Charles Bronson, * Sandra Bullock, * Billy Crystal, * Paul Newman, * Peter Sellers, * George Burns, * Goldie Hawn, * Cary Grant, * William Shatner, * Jerry Lewis, *Peter Falk.
Dünya çapında ün yapan Film Yönetmenleri ve Yapımcıları arasında da Yahudilerin ön planda olduklarına vurgu yapıp isimlerini sıralayan Saleem tekrar soruyor:
“Yahudiler neden bu kadar güçlüdür?”
Cevabını da veriyor:
“Her çocuğa ve her gence kaliteli eğitim verirler. Bu eğitim türü sorgulayıcı (teslimiyetçi değil), araştırıcı (ezberci değil) ve yaratıcıdır (bilgi üretmek/bulmak içindir).
Ve Pakistanlı bilim adamı Faruk Saleem’in can alıcı sorusu:
“Neden Müslümanlar bu kadar güçsüzdür?”
İşte cevabı:
“Yanlış eğitim verdikleri ve gelişime yararı olmayan birer eğitim sistemi uyguladıkları için. Büyük oranda Din Eksenli, Sorgusuz, Araştırmasız, Ezberci ve Dayatmacı eğitim verdikleri için!”
Saleem’in şu tespitlerine de bakar mısınız?
“Toplam Dünya Nüfusu içinde her 5 kişiden biri Müslüman olup, her bir Hindu'ya iki Müslüman, yine her bir Budist'e karşılık iki Müslüman ve her bir Yahudi'ye karşılık 100 Müslüman düşüyor! Peki Müslümanlar bu kadar kalabalıklar ama neden güçsüzler?”
Cevabı belli: “Eğitimsizlik!”
“Dünya Üniversitelerinin Akademik Değer Listesi’ne Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerin hiçbirinden ilk 500’e giren tek bir üniversite yok” diyen Saleem bunun sebebini de “Kalitesiz ve ezberci eğitim” olarak açıklıyor.
Durum bu olunca, İslam ülkeleri arasındaki bilim adamı sayısı da, teknisyen sayısı da oldukça sınırlı sayıda kalıyor. İşte Faruk Saleem’in bu konudaki tespitleri:
“ABD’de toplam bilim insanı sayısı 4.000, Japonya’da 5.000’dir. 57 Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerdeki toplam bilim adamı sayısı ise sadece 230 kişidir. (Şimdilerde belki 250 diyebiliriz!) Akademisyenlerin hepsi bilim insanı değildir. Bilim insanı demek, pozitif bilimlerle aktif olarak uğraşan kişi demektir. Her 1 milyon Müslüman kişiye sadece 1 bilim insanı düşmektedir.
Teknisyenler bakımından Müslüman çoğunluklu Arap ülkelerindeki durum daha da kötüdür. Her 1 milyon Müslüman Arap nüfus içinde 50 teknisyen bulunmaktadır. Hıristiyan dünyasında ise her bir milyon kişi içinde 1000 teknisyen bulunmaktadır.”
Saleem, “Neden böyle” diye soruyor ve cevabını da veriyor:
“Kalitesiz, ezberci eğitim ve ARGE’ye araştırma geliştirmeye yeterli kaynak ayrılmaması. Çünkü Müslümanlar gayri safi milli gelirin yalnızca %0,2’sini araştırma, geliştirme bütçesi olarak ayırıyor. Buna karşın Hıristiyan dünyası araştırma, geliştirmeye %5 oranında, yani 25 kat daha fazla fon ayırmaktadır.”
“Gelecek bilgi temelli toplumların olacaktır. Ancak ilginçtir ki Müslüman 57 ülkenin gayri safi milli hâsılalarının toplamı 2 trilyon doların altındadır” diyen Saleem, bu konuda Müslüman olmayan dünya ülkeleri hakkında rakamlar vererek aradaki uçuruma dikkat çekip tekrar soruyor:
“Müslümanlar neden bu kadar güçsüzdür?”
Cevap da belli sonuç da:
“Eğitim yoksunluğu. Tam anlamıyla söylersek; KALİTELİ ve ÇAĞDAŞ EĞİTİM YOKSUNLUĞU. Çok kesin biçimde söylersek; AKILCI OLMAYAN, EZBERCİ, TESLİMİYETÇİ, DİN EKSENLİ, ÇAĞ DIŞI EĞİTİM!”
Faruk Saleem böylece Müslümanların neden geri kaldıkları ile ilgili sonucu da vermiş oluyor. Yazımızın girişine aldığımız Akif’in mısralarını tekrar okuyup bu araştırma sonuçları ile birlikte değerlendirmekte fayda var:
“Çalış dedikçe şeriat; çalışmadın, durdun
Onun hesabına birçok hurafe uydurdun
Sonunda bir de ‘tevekkül’ sıkıştırıp araya
Zavallı dini çevirdin onunla maskaraya!”