Dincilerle dindar arasındaki kesin fark:

Dindar dürüsttür, dinci sahtekâr.

Dindar dinin kurallarına uyar, dinci dini kuralları kendi çıkarına uydurur.

Dindar mütevazıdır, sadedir, gösteriş yapmaz, dinci kalabalık içinde göstermelik namaz kılar, ibadet eder, sakal bırakır.

Dindar genelde fakirdir, alınteriyle geçindiği için zengin olma şansı da, olasılığı da yoktur, dinci genelde zengindir, insanların yüzlerine din, iman, peygamber, Tanrı der; parayı arkadan çuvalla götürür.

Dindar Tanrı bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın der. Dinci keşke Yunan galip gelseydi der.

Dinci her alanda dini kullanır:

Sol elle yenmez derken sünnet,

Tuvalete, hamama girerken sol ayakla girmek, sağ ayakla çıkmak sünnet,

Sakal bırakmak sünnet,

Sarık takmak sünnet,

Suyu üç yudumda içmek sünnet,

Sağ tarafa yatmak sünnet,

Sağ ele yüzük takmak sünnet,

Baston, asa taşımak sünnet,

Çakı taşımak sünnet,

Bu ve bunun gibi şahsi işlerde hep sünnet ön plandadır din dinci için.

Ne hikmetse:

Faiz alırken sünnet yok,

Eğitimde sünnet yok,

Adalette, hukukta sünnet yok,

Rüşvet alıp-verirken sünnet yok,

Kul hakkı yerken sünnet yok,

Çocuğa tecavüzde sünnet yok,

Lükste, gösterişte, israfta sünnet yok,

Kadın öldürmede, kadın dövmede sünnet yok,

KPSS’de yüksek puan alanları, mülakatta elerken sünnet yok,

Tasarrufta, devlet malını yağmalamada sünnet yok.

Dinde bir olun, tarağın dişleri gibi olun, Rum:32-Enam:159 ayetlere rağmen tarikat, cemaat oluşturup dini parça parça bölerken sünnet yok.

Ama sorsan dört dörtlük Müslüman.

Bizde leyleğe Hacı baba, hacı leylek derler. Ninem rahmetli derede ayırt etmeden sülük, kurbağa, balık yakalayıp yiyen leyleği görünce: “Yılanı yersin, sülüğü yersin, kurbağayı yersin adın da hacıbaba!” demişti.

Lafa gelince sünnet, işe-uygulamaya gelince çıkarı.

Hadi oradan sahtekâr! Benim bu sade Müslümanlığımın zekâtı bile sana yüz yıl yeter.