Ne zaman adam oluruz diye merak ederim.
Söylediklerimizle yaptıklarımız doğru orantılı olduğu zaman adamlığa bir adım atmış oluruz diye düşünürüm.
Ülkemiz, görünüşte siyasi erk tarafından yarı demokrasi olarak bile niteleyemeyeceğimiz bir rejimle yönetiliyor. Kötü olan, yönetimi ele geçirenin hemen kendi hanedanını kurması ve kendisinden ve hanedanından başkasının yaşam hakkını kısıtlaması. Kendi hanedanına her davranışı hak görürken, başkalarına hiçbir hak tanımıyor.
Ülkemizde ve dünyada bu tür yönetimlerin bir süre sonra zayıflayıp yıkılması, yaptıkları haksızlıkların onları getirdiği zayıf noktadır. Çünkü hak, en önemli güçtür; gerek bireyler için gerekse kurumlar için.
İslam Halifesi Ali, "Haklı olayım, tek başıma bir orduyla savaşırım" diyerek haklılığın insana verdiği gücü anlatmıştır.
Bir toplum için en sorunlu alanlardan biri, o toplumu yöneten kişilerin kendi toplumuna yalan söylemesi ve oldukları gibi görünmemesidir.
Son günlerde Cumhur İttifakı ortağı Hüda-Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu'nun, anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemez olan ilk 4 maddesine saldırısına tanık olduk.
Hüda-Par, kökü terör örgütü Hizbullah’a dayanan, Türkiye'de yaklaşık 150 bin seçmeni olan ama hiç hak etmediği halde AK Parti tarafından 4 milletvekili hediye edilen bir parti.
Son milletvekili seçimlerinde CHP’nin Saadet, Deva, Gelecek ve Demokrat Parti'ye verdiği, içlerinde FETÖ’cülerin de olduğu milletvekilleri çok tartışıldı.
Ama resmen bölücü ve kökü terörist bir parti olan Hüda-Par'ın AK Parti listelerinden milletvekili seçilmesi pek tartışılmadı. Hatta geçtiğimiz 26 Mayıs Malazgirt anmalarında, bölücü ve kökü terörist Hüda-Par’ın genel başkanının AK Parti, yancı parti ve kuvvet komutanlarıyla sahnede resim vermesi de pek tartışılmadı.
Bir yandan "Tek millet, tek bayrak, tek devlet" diye avaz avaz bağıracaksınız, bir yandan da tek milleti, tek devleti üstelik terör yoluyla bölmek isteyen, tek bayrağı tanımayan bir siyasetçi ile ortaklık yapacaksınız.
Konu başlığına dönersek, bu tür davranışlar yaparsak tabii ki adam olamayız. Millet olarak da bu tip yanardöner menfaatperestlerin peşinden gidersek, toplumsal olarak geriye gider ve yozlaşırız.
Hüda-Par başkanına, Türk Anayasası'nın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddelerine saldırma cesaretini, Cumhurbaşkanı, yancısı ve Türk ordusunun kuvvet komutanlarıyla aynı sahnede yer alması vermiştir.
Anadolu coğrafyasında tek vücut olarak yaşamak istiyoruz ve Türk coğrafyası ile dilde, fikirde, işte birlik kurarak bir dünya gücü olmak, milletimizi mutlu, sağlıklı ve güvenli yaşatmak istiyoruz.
Hiçbir millete saldırgan olmak istemiyor, sadece kendimizi korumak istiyoruz.
Herkese, hakkına razı olmasını tavsiye ediyoruz. Çünkü savunmamızı biraz sert yapıyoruz.
Can alıcı soru şu herhalde:
Suriye’nin kuzeyinde ABD'nin oluşturduğu PYD/PKK ordusu, 100 yıl önce İngilizlerin oluşturduğu Yunan ordusunun saldırdığı gibi ülkemize saldırırsa, Hüda-Par kimin tarafında yer alır?
Biz, "bölücüyüz" diyen siyasi partilerle ortaklık yapanlar, aynı zamanda Türk milletinin düşmanı emperyalizmin de ortağıdır.