Etnik ve bölücü örgütler, geçmişte yaşanan kötü olayları bugün yaşanıyormuş yeniden gündeme getirirler. Böylece hedef kitle üzerinde bir mağduriyet duygusu yaratmaya çalışırlar. Buna bilim adamları "seçilmiş travma" diyorlar. Bu yöntemle, asırlar önce yaşanan kötü olaylar üzerinden düşmanlıklar tazelenir.
IRA'nın 1845-1852 yılları arasında yaşanan büyük kıtlığı, Sırpların 600 küsur yıl önce yaşanan Kosova yenilgisini bugün olmuş gibi canlandırmaları hep bu amaçla ilgilidir. Doksanlı yıllarda Bosna Müslümanlarına yapılan saldırı ve katliamlar Sırplar tarafından bu gerekçe ile temellendirilmişti. PKK ve uzantılarının Şeyh Sait ve Dersim İsyanları üzerinden yaptığı ajitasyon da aynıdır. Dünün olumsuz olaylarını bugüne taşıyarak yapılan propaganda ile ayrışma için gerekli olan düşmanlık yeniden, yeniden üretilir.
Lakin geçmişin travmalarını seçip bugüne getirmek sadece ayrılıkçılara mahsus bir durum değil. Bunu ihtirası ülke bütünlüğünden daha önde olan siyasetçiler de yapıyor. Geçmişte yaşanan kimi üzücü olaylar zamanından ve bağlamından koparılarak bugünkü zamana taşınıyor. İnsanların nefret duyguları harekete geçirilerek oluşacak tepkilerden oy devşirilmeye çalışılıyor.
İktidarın ikide bir bu CEHAPE var ya bu CEHAPE tek parti döneminde camileri kapattı, başörtüsünü yasakladı, Kuran okumayı yasakladı, şeklindeki propagandaları -bir seçilmiş travma- örneğidir. Bu yolla artık unutulmaya yüz tutmuş olaylar hatırlatılarak bir nevi hafıza tazeleme ve gevşeyen düşmanlıkları diriltme amaçlanıyor. Siyasetçi vatandaşı her zaman geçmişe götürmez. Üstelik böyle bir seyahat risklidir. Zihinlerde geriye dönüş olarak etiketlenir ve çok fazla kabul görmez. Ama geçmişi bugüne getirmek daha az riskli ve daha etkileyicidir. Böylece geçmiş yeniden yaşanır, toplumlararasında bir güven bunalımı oluşturulur. Travmaya neden olanların değişmiş olması, hatalarından ders alması önemli değildir. Dün bir defa bugün olduğunda bugünün gerçeği kaybolmakta dünün gerçekleri bugünün realiteleri haline gelmektedir.
Halbuki Renan. millet olmak için bazı şeyleri unutmak, bazı şeyleri hatırlamak gereklidir der. Unutulacak olanlar toplumsal hafızada nefretleri besleyen kötü hatıralar, hatırlatılması gerekenler ise toplumu bütünleştiren, ortak duygular oluşturan ve birbirine yaklaştıran olaylardır. Bir yerde unutulması gerekenler hep gündemde tutuluyorsa orada bu canlandırma ve hafıza tazelemesi ile toplum ayrıştırılmak isteniyor demektir. Bunu herkes yapsa da siyasetçiler yapmamalı. Almanca konuşan ve aslında Alman olan Alsas-Loren'in Fransa ile birlik olmayı tercih etmesinin arkasında bu gerçek vardır. Alsaslıların Fransa ile hatıraları Almanlarla olan hatıralarından daha sevimlidir. Son yüzyıllık tarihleri ve kahramanları birdir. Yüzyıllık ortak kaderin hatıraları Alsas-Loren'i Fransızlarla birlik olmaya itmiştir.
Tarih bir laboratuvardır, yeni düşmanlıklar üretmek için değil, düşmanlıkları bugüne taşımamak için müracaat edilir.Tarihten kötü örnekler seçerek gündemleştirmek, unutulan düşmanlıkları tazelemeye hizmet eder. Üstelik bu hatalarından ders alıp değişmek isteyenlerin önünü tıkar; bugünü geçmişe mahkum ederek gerçek gündemi perdeler. Doğru olan, geçmişten düşmanlık taşımak değil, travmalarımızı geçmişte bırakarak bugünün problemlerine yönelmektir.