Sen Türk’sün çocuğum,
Geçmişten geleceğe köprüsün.
Tarih kadar köklüsün.
Çınara benzetirler seni,
Çınardan daha heybetlisin.
Sen Türk’sün çocuğum,
Tarihin altın neslisin.
Bilmeseler de yaşını
Yedi bin yıl yaşamış gibisin.
Asya’sın, Avrupa’sın, Afrika’sın
Ve sen Anadolu’sun, Türkiye’sin.
Sen Türk’sün çocuğum,
Büyük işlerden sorumlusun;
Nizam-ı âlemdi kurduğun,
Kızıl Elma’ydı umduğun
Sevgi, huzur, güvendi verdiğin;
Her yerde yolun gözlenir, haşmetlisin.
Sen Türk’sün çocuğum,
Altaylar’dan Tuna’ya at koşturursun
Çin’e set çektiren Mete Han,
Roma önlerine gelen Atilla,
Esaret zincirlerini kıran Kürşad’sın,
Açları doyurup çıplakları giydiren Bilge Kağan,
Bizans’a diz çöktüren Alparslan’sın!
Sen Türk’sün çocuğum,
Tarihin her sayfasında adın var
Kosova’da, Mohaç’ta rüzgâr olursun,
Viyana kapılarında mehter vurursun,
Çağ kapatır, yeni çağlar açarsın,
Gücüne erişilemez, kudretlisin.
Sen Türk’sün çocuğum,
Yedi iklim dört köşede ünün var.
Engel tanımaz, her bir yana yolun var
Mazluma dostsun, zalimlere kinin var,
Alnın açık, övünecek dünün var;
Çekemezler seni, kıskanılan birisin.
Sen Türk’sün çocuğum,
Geçmişte sen vardın, gelecekte sen olacaksın.
Güven kendine, en büyük sen olacaksın.
Temeli sağlam olan bina yıkılmaz,
Baktığın her yerde kendini bulacaksın;
“Hasta adam” değil, hâlâ dirisin.
Sen Türk’sün çocuğum,
Geçmişten geleceğe köprüsün;
Kalplerde heyecan, dudaklarda türküsün,
Gönderlerde dalga dalga ülküsün;
Yıldırım, Fatih, Yavuz ve Süleyman’sın,
Güzel yurdum Türkiye’mde Atatürk’sün;
Velhasıl çocuğum, Türkoğlu Türk’sün…
Sende kendimi buldum işte, zindeyim
Ve yeniden doğmuş gibiyim,
Sarsılmaz, yıkılmaz, tükenmez umudum
Sağ ol çocuğum!
Ne Mutlu Türküm Diyene!