Bazıları vardır sinekten yağ çıkarırlar.
Demiştik ya gündem yaratmakta çok mahirdirler.
Her fırsatı rant kapısı olarak görür ve kendi hanesine “kâr” olarak yazdırırlar.
Başlarlar anlatmaya ve gündem yaratmaya.
Üniversiteleri eşleştirirler.
Yolları yerli arabalarla doldururlar.
Uzaya çıkarırlar.
Harp okullarının adını değiştirirler Milli Savunma Akademileri yaparlar.
Sanki savaşta taarruz yok gibi.
Milletin olmayacak duaya amin denir mi sorusuna duymazdan gelir, cevap verme gereği bile duymazlar.
Kul hakkına girip girmediğini akıllarına bile getirmezler.
***
Birileri de vardır milletin derdini bilmez, çektiği sıkıntıları görmez, yaşamaz.
Başlar kafasına göre takılmaya.
“Sattırmammmm sattırmam, yaptırmammm yaptırmam.”
Uzaya çıkacaklarmış, Mustafa Topaloğlu’nu Uzay Araştırmaları Merkezinin başına Başkan edeceklermiş falanda filan.
Güya kafa bulacaklar, nükte yapacaklar.
Millette bunları yalan rüzgârları gibi izleyecek.
Laf olsun torba dolsun.
Sanki lafla peynir gemisi yürüyor.
Vatandaşın birisi hocaya soruyor.
Hocam açıyorum Kâbe’den canlı yayını, uyuyorum imama, kılıyorum evde Cuma namazı mı, namazım kabul olur mu?
Daha Cuma namazının nerde, nasıl kılınacağını bile bilmeyen, öğrenmeyen ama sana bana ahkâm kesen Müslüman.
Güler misin, ağlar mısın?
Hayat her geçen gün zorlaşıyor.
Birilerinin eli değil ayakları bile yağda balda.
Zengin her geçen gün daha zengin, fakir daha fakir.
Ne sözleşmelerden gelenin hayrı görülüyor, ne devletten gelenin.
Çarşı Pazar yanıyor, zam üstüne zam yapılıyor.
Alım gücü her geçen gün eridikçe eriyor, işsizlik çığ gibi büyüyor.
Cinayetler, intiharlar, çarpık ilişkiler, hırsızlık, yolsuzluk, fuhuş almış başını gidiyor.
Analar, babalar, çocuklar çaresiz.
Görün artık bunları.
Bırakın artık masal anlatmayı, maval okumayı, uzaya çıkmayı.
Yoksa kıyamet kopacak.