2019 Yılındaki yerel seçimlerden önce partilerimiz gibi medyamızda kutuplaşmıştı. İktidarı destekleyen bir vatandaşın muhalif bir kanalı seyretmesi mümkün değildi. Zira muhalif kanallardaki haberlere ve yorumlara dayanamaz, çileden çıkardı. Muhalif vatandaşlarda aynı durumdaydı. Yani kanallar yer aldıkları cenahın mensuplarına propaganda yapan etkisiz kurumlar pozisyonundaydılar. Tarafsız, kararsız, merkezdeki ve oy verdiği yerden memnun olmayan vatandaşlara hitap eden güçlü yayın organları yoktu.
2019 Yerel seçimlerinden sonra olaylara objektif yaklaşma iddiası taşıyan bir merkez medya oluşturuldu. Yeni kanallar kuruldu, etkisiz kanallar yapılan takviyelerle güçlendirildi ve iktidarı destekleyen bazı kanallar merkeze çekildi. Diğer kanallardan farklı olarak merkez medyada ki tartışma programlarına, muhalif ve muvafık isimler katılıyor ve görüşlerini hür bir ortamda ifade ediyorlar. Merkez medya bu özelliği sayesinde kararsızlara ve bir partiye gönül vermiş olsa bile fanatik olmayan seçmenlere hitap edebiliyor. Bu nedenle iktidar ve muhalefet medyalarına göre daha etkileyici ve belirleyici olma potansiyeli taşıyor.
Her akşam kanallarımızda 20 civarında tartışma programı oluyor. Her üç seyirciden biri bu programları kanaldan kanala geçerek takip ediyor. En çok merkez medyaya ait kanallar seyrediliyor. Çünkü farklı cenahlardaki yorumcuların tartışması yani fikirlerin çarpışması doğal olarak daha fazla ilgi çekiyor.
Merkez medyada genelde CHP tartışılıyor. Bugünlerde gündemi parti içi mücadeleler, Mansur Bey partiden ayrılacak mı, Kemal Bey geri mi dönecek parti mi kuracak, Ekrem Bey’e ceza verilecek mi, ceza verilirse ne olacak, anketlere göre vatandaş kimi aday olarak görmek istiyor gibi konular işgal ediyor. Peki kararsızlara hitap eden kanallarda sürekli tartışılması, CHP’nin yararına mı yoksa zararına mı?
Genel ve yerel seçimlerden öncede ana gündem CHP idi. Bazı okurlarımız ‘’Zaman zaman Ak Parti ve MHP’de tartışılıyor.’’ diyebilir. Evet ama 10 saat muhalefet konuşuluyorsa 1 saat iktidar konuşuluyor. Ayrıca muhalefete yapılan eleştiriler etkili olurken iktidara yöneltilenlerin karşılığı yok. Şöyle izah edeyim; ‘’Meral Hanım, Kemal Beyin adaylığına karşı mı?’’ diye günlerce tartışılıyor. Bir süre sonra Meral Hanım masadan kalkıyor. ‘’Kemal Beyle Ekrem Bey küs mü, değil mi’’ diye günlerce konuşuluyor. Ardından Ekrem Bey, Kemal Beyin telefonlarına çıkmadığını açıklıyor. Kemal Bey ‘’Seçimlere sırtımda hançerle girdim.’’ diyor.
Mansur Beye yakın sosyal hesaplar, ‘’Ekrem Beyin özel uçakla yurtdışına maç seyretmeye gittiğini, Mansur Başkanın ise halkla birlikte piknik yaparak maçı seyrettiğini’’ paylaşıyor. Ardından haftalarca iki başkan arasında sorun olup olmadığı konuşuluyor. Akabinde Mansur Bey kurultayda bu iddiayı doğrular tarzda konuşuyor. ‘’Kemal Bey rahatsız, kongreye gelmeyecek.’’ iddiası seslendiriliyor. Kemal Bey hakikaten kurultaya katılmıyor. Bu örnekler çoğaltılabilir, bu örnekler arka arkaya sıralanarak kitap bile yazılabilir.
İktidar cephesinde ise süreç farklı işliyor. ‘’Bahçeli, Ferdi Tayfur şarkısıyla Tayyip Beye mesaj verdi. Cumhur İttifakı bitiyor mu?’’ konusu günlerce gündem oldu. Ardından iki lider buluşup birlik ve beraberlik mesajları verdi. ‘’Bahçeli masasında ki 17-25 Aralığa sabitlenmiş saatle Erdoğan’ı tehdit etti, yüzükle mesaj verdi, dosyayla şantaj yaptı.’’ iddiaları boş çıkan iddialardan sadece birkaçı. Yani özelde CHP genelde muhalefetle ilgili iddialar doğrulanırken iktidarla ilgili iddialar fos çıkıyor. Böyle olunca vatandaş iktidarla ilgili iddiaları dikkate almazken muhalefetle alakalı olanları önemsiyor.
Merkez medyanın dikkat çekici bir özelliği de moderatörlerin gündemler konusunda tavizsiz olmaları. Konuşmacılar başka bir konuyu ifade etmek istediğinde hemen müdahale ediliyor. Acaba gündem maddelerini kim ve neye göre belirliyor? Muhalif konuklar genelde, aşırı fikirleri olan yani sağ seçmenin hoşlanmayacağı isimlerden seçiliyor.
Sizce bunlar kendiliğinden mi oluyor? Yani merkez medya kendiliğinden mi oluştu? CHP’nin ana gündem olması spontane mi? Cumhur İttifakıyla ilgili konuşulan konuların hep boş çıkması tesadüf mü? Yoksa muhatap olduğumuz tıkır tıkır işleyen bir plan mı? Önceden Altılı Masayı şu sıralar CHP’yi kaos ve kavga içinde, Cumhur İttifakını sorunsuz, bir ve bütün gösteren ve sürekli tekrar eden bir tiyatro mu seyrettiğimiz? Bizim milletimiz kavgalı eve kız vermez.
Tıkır tıkır işlediğini düşündüğüm planın bir başka unsuru anketler. Ak Partiye yakın olduğu ve son seçimleri bildiği iddia edilen anket şirketleri arka arkaya, CHP’nin oylarının arttığını ve Ak Partideki erimenin devam ettiğini gösteren anketler açıklıyorlar. Aynı 2023 genel seçimlerindeki gibi. 2023 seçimlerinden önce Kemal Beyi %60-65 gösteren anketler vardı.
CHP’yi önde gösteren anket şirketlerinin, aynı zamanda Mansur Beyin Ekrem Beyin açık ara önünde olduğunu raporlaması sadece bir tesadüf mü? Bu anketlerin doğal sonucu; CHP’lilerin rehavete kapılması, teşkilatlara zaten kazanıyoruz havasının hakim olması ve Yavaş’ın partiden ayrılmasıdır. Bunlar kimin işine gelir?
Anket şirketlerinin gerçek verileri açıkladığını nereden bilebiliriz? Hiçbir anket şirketi seçimden önceki hafta yanlış anket sonuçları açıklamaz. Pazar günü seçim vardır ve anket ile seçim sonuçları çok farklı çıkarsa şirket itibarını dolayısıyla müşterilerini kaybeder. Ama şu anda seçime yıllar var. Anketlerin doğru olup olmadığının anlaşılması mümkün değil. Ak Partiyle çalışan ve gelirini oradan temin eden bir şirket, Ak Partinin bilgisi ve izni dışında kamuoyuna sonuç açıklayabilir mi? Yoksa açıklanması istenen ve çek edilmesi mümkün olmayan sonuçlar mı açıklanıyor?
Plan; CHP’yi değişmez gündem yaparak yıpratmak, Yavaş-İmamoğlu rekabetinin önce yoğunlaşmasını sonra ayrılıkla sonuçlanmasını sağlamak. ‘’Zaten seçimleri kazanıyoruz.’’ ‘’Kimi koysak kazanırız.’’ psikolojisinin oluşmasını sağlamak. Sizce CHP’nin mukabil bir planı var mı? Ya da Ak Partinin planının farkında mı? Bozmaya çalışıyor mu? Aynı şeyleri tekrar edip farklı sonuçlar beklemek makul değildir.