TÜRKİYE KAMU- SEN ÖZELİNDE
AĞACI KESMEYE KALKAN NAYLON SAPLARA İTHAFIMDIR.


Ferd-i vahid olarak fazladan bir kıymet hükümleri yoktur. 


Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlarından bir vatandaş, büyük Türk milletinin fertlerinden bir ferttir ikisi de.


 Herkes gibi, hepimiz gibi…  


Etleri, kanları, kemikleri vardır.


Ölümlü canları vardır.


Bu anlamda ne İsmail KONCUK Süperman ne de Fahrettin YOKUŞ Kara Murat’tır.  

Türktürler hepimiz kadar. 


 Liderdir ikisi de ya, ne biri Gazi Atatürk ne öbürü Başbuğ Türkeş’tir.

 İman ve itikat sahibidirler, Müslümandırlar ama ne biri Hoca Ahmet Yesevi ne diğeri Hacı Bektaş-ı Veli’dir.


Elbette Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşlarından biri olan Türkiye Kamu-Sen’in yöneticisi olmak bazı meziyetler gerektirir. 


Zekâ gerektirir, bilgi gerektirir fakat ne biri İbn-i Sina ne diğeri Farabi’dir.


“Ama”sı var işin ama.


Ferd-i vahid olarak fazladan bir kıymet hükümleri olmayan arkadaşların bizden fazla, bizden üstte olan hükmi şahsiyetleri vardır. 


Onlar tüzel kişiliği temsil makamındadırlar.


Kıymetleri buradan gelir.

Türk’ün nüvesi diye bildiğimiz Türk Milliyetçiliği fikir sisteminin – Ülkücü Hareket’in yani- aklı ve kalbi konumundaki kalem ve kelam taifesinin başıdırlar.


Bir diğer kıymetleri de buradan gelir.

Yönetim anlayışlarını beğenmeyebilirsiniz (Ben beğenmem mesela). 


Saygı duyarım.


Bu konuda özgürsünüz.


 Ama seçilmişlerdir.


Seçimden kaçmamışlardır.


Üyelerini mahkeme kapılarında süründürmemiş, koltuğu kaptırmamak için Memur-Sen’le iş birliği yapmamışlardır. 


Âleme kendilerini rüsva, üyelerini kepaze etmemişlerdir.


İşlerine gelince sandık, gelmeyince kancık olmamışlardır.


Aldatmamış, aldatılmamışlardır.


Üyelerinin onlara sahip çıkması da bundandır.

Sırf milliyetçi fikir sistemine mensup olduklarını göğüslerini gere gere haykırdıkları, yandaş-candaş diye kifayetsizlere yol vermedikleri, hırsıza uğursuza “paşam” demedikleri için kamuda dilim dilim doğranırken, her seviyeden Ülkücü memur, ağızlarını bıçak açmayanlara inat avazı çıktığı kadar bağırıp gök kubbeyi çınlattığı için kıymetlidir İsmail KONCUK.

Halka hakikati anlatmak için meydan meydan dolaşmak yerine kıymetli kalçalarının rahatını bozmamak için oturdukları koltuktan kalkma zahmetinde bulunmayanlara inat- il il, ilçe ilçe- bütün Türkiye’yi karış karış gezip sadece kendi üyelerine değil mazlum ve mahzun olan herkese umut oldukları, çare kıldıkları için kıymetlidir İsmail KONCUK, değerlidir Fahrettin YOKUŞ… 

Balgat pinekleyicilerinin,  Doğu ve Güneydoğuyu bölücülerin cirit alanına çevirmesine sebep olan siyasetsizliklerinin yanı sıra oturduğu yerden kalkmamak hususunda da temsilcisi olan taşra yöneticilerine inat,   Türk Kamu-Sen’e bağlı sendikaların başkanları Türklük gurur ve şuurundan- İslam ahlak ve faziletinden zerre ödün vermeden Türk milletinin birliğini, Türk devletinin bekasını Nemrut’a, Süphan’a, Karacadağ’a, başı dumanlı Ağrı’ya anlattıkları için sevilir KONCUK, beğenilir YOKUŞ. 


Silik silik adamların hımbıl hımbıl oturduğu yerde; 


Şırnak’ta Turgut,  Ağrı’da Erhan,


Mardin’de Bahattin, Batman’da Aykan,


Van’da Kutbettin, Kayseri’de Ali İhsan;


Muş’ta Ümit, Erzurum’da başkan müfit olduğu için saygın ve korkusuzdur KONCUK ve YOKUŞ.


Peki, ne olmuştur da dün kendilerine referans olunan bu sendika başkanları bu gün tu kaka edilmek istenmiştir?


Ne olmuştur da milliyetçi- vatansever öğretmenlerin sendikası basılıp, kendisi de bir öğretmen olan sendika başkanı, çoluk çocuk –yoksa çakal mı desem- vasıtasıyla tard edilmek istenmiş, konfederasyonun ikinci büyük sendikasının lideri kurşunlattırılmıştır?


Sayın KONCUK’un sosyal medyadaki bir paylaşımından – ki bunun kurumsal değil kişisel görüş olduğunu beyan da etmiştir kendisi.- ikballerine pay çıkaramayanların bizi Balgat’taki kapı kulları ile karıştırmalarıdır asıl sıkıntıyı yaratan. 

 Bizi kendi kurşun askerleriyle karıştırıyorlar. 


Onlar zannediyor ki İsmail KONCUK “ hayır” derse tüm Türk Eğitim-Senliler de “HAYIR” diyecek; Fahrettin YOKUŞ “evet” derse bütün Türk Büro- Senliler de “EVET” diyecek. 


Bizi hiç tanımadıkları tam da buradan belli…


Korkuları bu ülkede ipleri elinde tutan şu anki üst akılla pis nefisleri için yaptıkları anlaşmanın akamete uğraması neticesinde,  kökü dışarda üst aklın himmetiyle oturdukları koltuğun altlarından kayacak olmasıdır.


Büyükşehir beslemesi kopuk tayfası da, onları bu işlere azmettiren sırtlan kümesi de bilmelidir ki;


 BİZ O AYAZI UNUTMADIK.


İki yanlıştan bir doğru çıkmayacağını bildiğimiz için, Resul AKAY’ı ve Şuayip ÖZCAN’ı – üstelik şimdi harcanmak istenenlerin desteğiyle- yiyen bu vahşi çarka İsmail KONCUK’u ve Fahrettin YOKUŞ’u kurban etmeyeceğiz. 


Zulme boyun eğmeyecek, zalimleri yeneceğiz. 


Türk milliyetçiliğinin bütün kurumlarının gerçek Türk milliyetçileri tarafından yönetileceği güne kadar bu kavgadan da vaz geçmeyeceğiz. 


Bütün fitnelerinize engel olacak, bütün yanlışlarınıza “hayır” diyeceğiz. 


Aha da yemin:


Gök girsin kızıl çıksın…